Yesevilik, İslam'da kadın-erkek denkliğini yaşatan Bektaşiliğin de beslendiği tasavvuf yolu ve ilk Türk tarikatı. Hoca Ahmed Yesevî, babası İbrahim Şeyh ve Arslan Baba'dan tasavvuf eğitimi aldı ve hocasının ölümünden sonra Yusuf Hemedani'nin yanında eğitimini tamamladı.
Türkistan'da faaliyetlerini sürdüren Ahmed Yesevî'nin yolu zamanla Yesevîlik adını aldı. "Horasan Okulu" olarak da adlandırılan tasavvuf akımının en önemli temsilcisi olan Hoca Ahmed Yesevî'den adını alan Yesevîlik yolu, Türklere İslâm'ı ve dervişliğin yollarını öğretmeyi amaçlamıştır. Bunun için İslâm inancını, Türk gelenek, inanç ve yaşam tarzı ile sentezleme yolu seçilmiştir.
Yesevîlik Tarikatı'nın Etkin Olduğu Yerler
Yesevîlik, Türkistan'da yayıldıktan sonra, Türkistan'ın kuzeybatı bozkırlarından Kıpçak lehçesinin hakim olduğu İdil-Ural bölgesine, Horasan, Azerbaycan ve Anadolu'ya kadar ulaşmıştır. Tarihi gelişim sonucu Nakşibendi Tarikatının daha yaygın hale geldiği 16. yüzyıla kadar Türkistan ve Horasan'ın hemen her yerinde hatta Keşmir'de, Kâbil'de, İstanbul'da, Temeşvar'da, ve Hicaz'da da Yesevî dervişlerine rastlanmaktaydı.
Yesevîlik ile Nakşibendi Tarikatı Arasındaki ilişkiler
Yesevîlik gibi Yusuf Hemedani'nin etkisiyle ortaya çıkan ve Maveraünnehir'in 15.-16. asırlardaki mutaassıp muhitin tesirini taşıyan Nakşbendiyye tarikatına mensup müellifler, Hoca Ahmed Yesevî hakkında bazı yazılar kaleme almışlardır ki, ona ait eski kaynaklar bunlardır. Bu müellifler, Yesevîliğin ilk şeklini ve Ahmet Yesevi'nin hakiki şahsiyetini tarihi gerçeklere aykırı tasvir etmişler, kendi arzu ve temayüllerine göre, hakikati tamamiyle değiştirmişlerdir. Yesevîliğin ilk yayıldığı göçebe Türk muhitlerinin icapları ve din değiştirme psikolojisinin umumi kaideleri göz önüne getirilince, buna olanak olmadığı anlaşılır.
Ahmet Yesevi'nin hayat görüşü ve düşüncelerini ortaya koyduğu en önemli eseri, "Hikmet" adı verilen şiirlerinden meydana gelen Divan-ı Hikmet'tir. Bu eser Yesevîlik düşüncesinin temellerini oluşturur.
Türkistan'da faaliyetlerini sürdüren Ahmed Yesevî'nin yolu zamanla Yesevîlik adını aldı. "Horasan Okulu" olarak da adlandırılan tasavvuf akımının en önemli temsilcisi olan Hoca Ahmed Yesevî'den adını alan Yesevîlik yolu, Türklere İslâm'ı ve dervişliğin yollarını öğretmeyi amaçlamıştır. Bunun için İslâm inancını, Türk gelenek, inanç ve yaşam tarzı ile sentezleme yolu seçilmiştir.
Ahmed Yesevi'nin müridleri ve takipçileri ölümünden önce ve ölümünün sonrasında, 12. yy ortalarından itibaren diğer bölgeler gibi Anadolu'ya da gelerek görüşlerini yaymaya devam ettiler. Anadolu'nun Türkleşmesinde büyük emekleri geçmiş olan Yesevîlik, yetiştirdiği bir çok alimi dağınık Türkmen aşiretlerine yollayıp, devlet ve millet olma kavramlarının içini doldurmak için çalışmışlardır. Ahmed Yesevi'nin ardından irşad alan halifeler sırasıyla şöyledir: Mansur Ata, Harezmli Said Ata,Süleyman Hakim Ata, Abdülmelik Ata, Tac Hace, Zengi Ata, Uzun Hasan Ata, Seyyid Ata, Sadr Ata, ve Bedr Ata.
Osmanlı gezgini Evliya Çelebi, kendisinin Ahmed Yesevi’nin soyundan geldiğini seyahatnamesinde iddia etmiştir. Evliya Çelebi, ayrıca gezdiği yerlerde rastladığı Yesevî dervişlerine ait makamları da eserinde kaydetmiştir. Bu derviş ve gaziler arasında Rumeli'nin fethinin manevi öncüsü olan Sarı Saltuk, Deliorman'daki Demir Baba, Niyazabad'daki Avşar Baba, Merzifon’daki Pir Baba, Bulgaristan Varna-Batova'daki Akyazılı Baba, Filibe yolunda Kıdemli Baba Sultan, Bursa'daki Geyikli Baba, Abdal Musa, İstanbul Unkapanı'ndaki Horos Dede, Bozok Sancağı Yozgat'taki Emir Çin Osman, Tokat merkezindeki Gajgaj Dede ve Zile ilçesindeki Şeyh Nusret, Evliya Çelebi’nin tesbit edebildikleri arasındadır. Ancak bunlardan hiçbiri Nevşehir'de yerleşen Hacı Bektaş-ı Veli kadar ün kazanmamıştır.
Osmanlı gezgini Evliya Çelebi, kendisinin Ahmed Yesevi’nin soyundan geldiğini seyahatnamesinde iddia etmiştir. Evliya Çelebi, ayrıca gezdiği yerlerde rastladığı Yesevî dervişlerine ait makamları da eserinde kaydetmiştir. Bu derviş ve gaziler arasında Rumeli'nin fethinin manevi öncüsü olan Sarı Saltuk, Deliorman'daki Demir Baba, Niyazabad'daki Avşar Baba, Merzifon’daki Pir Baba, Bulgaristan Varna-Batova'daki Akyazılı Baba, Filibe yolunda Kıdemli Baba Sultan, Bursa'daki Geyikli Baba, Abdal Musa, İstanbul Unkapanı'ndaki Horos Dede, Bozok Sancağı Yozgat'taki Emir Çin Osman, Tokat merkezindeki Gajgaj Dede ve Zile ilçesindeki Şeyh Nusret, Evliya Çelebi’nin tesbit edebildikleri arasındadır. Ancak bunlardan hiçbiri Nevşehir'de yerleşen Hacı Bektaş-ı Veli kadar ün kazanmamıştır.
Yesevîlik Tarikatı'nın Etkin Olduğu Yerler
Yesevîlik, Türkistan'da yayıldıktan sonra, Türkistan'ın kuzeybatı bozkırlarından Kıpçak lehçesinin hakim olduğu İdil-Ural bölgesine, Horasan, Azerbaycan ve Anadolu'ya kadar ulaşmıştır. Tarihi gelişim sonucu Nakşibendi Tarikatının daha yaygın hale geldiği 16. yüzyıla kadar Türkistan ve Horasan'ın hemen her yerinde hatta Keşmir'de, Kâbil'de, İstanbul'da, Temeşvar'da, ve Hicaz'da da Yesevî dervişlerine rastlanmaktaydı.
Yesevîlik ile Nakşibendi Tarikatı Arasındaki ilişkiler
Yesevîlik gibi Yusuf Hemedani'nin etkisiyle ortaya çıkan ve Maveraünnehir'in 15.-16. asırlardaki mutaassıp muhitin tesirini taşıyan Nakşbendiyye tarikatına mensup müellifler, Hoca Ahmed Yesevî hakkında bazı yazılar kaleme almışlardır ki, ona ait eski kaynaklar bunlardır. Bu müellifler, Yesevîliğin ilk şeklini ve Ahmet Yesevi'nin hakiki şahsiyetini tarihi gerçeklere aykırı tasvir etmişler, kendi arzu ve temayüllerine göre, hakikati tamamiyle değiştirmişlerdir. Yesevîliğin ilk yayıldığı göçebe Türk muhitlerinin icapları ve din değiştirme psikolojisinin umumi kaideleri göz önüne getirilince, buna olanak olmadığı anlaşılır.
Ahmet Yesevi'nin hayat görüşü ve düşüncelerini ortaya koyduğu en önemli eseri, "Hikmet" adı verilen şiirlerinden meydana gelen Divan-ı Hikmet'tir. Bu eser Yesevîlik düşüncesinin temellerini oluşturur.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder