Süt gölü, Türk, Altay ve Moğol mitolojisinde Yaşam Havuzu. Sütgöl (Sütköl) olarak da söylenir. Akgöl (Akköl veya Ağkül) sözcüğü de niteleyici veya eşanlamlı olarak kullanılır. MoğollarHünnür (Hünnevür) olarak bilirler.
Gökyüzündedir, Yaşam ağacının üzerinde yer alır. Sütten bir göl şeklindedir. Yaşamsal unsurları taşır. Yeryüzüne gelecek ruhlar bu havuzun içindedir. Kübey Hanım bu gölden meşin kırbalarla getirdiği sütü doğacak çocukların ağzına damlatır.
Bu damla çocuğun ruhunu simgeler. Süt gölü göğün üçüncü katında bulunur. Süt-Ak Göl olarak da adlandırılır. Bütün hayatın kaynağı olarak kabul edilir. Nasreddin Hoca’nın gölü süt olarak düşünüp maya çalması arasında alegori kurması bu konuyla toplumsal bilinçaltı düzeyinde de olsa alakalıdır. Süt beyazlığı, saflığı, temizliği simgeler. Sura, Çuvaşçada beyaz demektir. Çeçen ve İnguş dillerinde ise Sura sözcüğü Süt anlamına gelir. Moğolcada Sara ise Ay demektir ve kavramlar dil bilimsel olarak da hep birbirleriyle bağlı veya bağlantılıdır.
Süt gölü ya da Ak göl eski Türkler'in Tengricilik inancına göre gök aleminin katlarının birinde bulunan bir tılsımlı göl'dür. İnananlara ilk ruh ve ilk hayat da Süt gölünden alınan damla ile verilir. Kabile'den kabileye hangi tanrısal varlığın bu süt gölünden damlayı getirip yeni doğan çoçuğun dudaklarına sürdüğü hakkında farklı inançlar vardır. Çoğunlukla bu görev Umay'a aitdir, ama bazı Altay kabilelerinde ve Yakutlar gibi kuzey türklerinde Ayzıt adlı tanrıça hakkındada aynı Umay hakkında anlatıldığı gibi, bir çoçuk doğacağı zaman tarla, çiçek ve yemiş perilerini alarak lohusanın yanına gittiği anlatılır. Süt gölünden aldığı damlayı çoçuğun ağzına damlatır. Bu çoçuğa verilen ruh olur.
Bazı Altaylarda bu görevi büyük tanrı Ülgen'in yakınlarından olan Yayık yapar. Yayık da çoçuk doğacağı zaman Ülgen'in emriyle bu göle gider, bir damla alır ve Umay ya da Ayzıt gibi çoçuğun ağzına damlatır. Yine Altaylılara göre; günahı olan kimse, cehennemde yanarak azap gördükten, cezasını tamamladıktan sonra Yayuçı tarafından alınır, üçüncü kat göğe götürülür. Dünyadaki güzel göller, fani insanlara nasıl zevk ve eğlence yerleri oluyorsa, cezasını tamamlıyan suçlu, bundan sonra akrabaları ile birlikte Süt gölü'nde altın sandallarla gezerler, bu gölün kenarındaki sedef kumsallarda oynar ve eğlenirler.
Bu inanca göre bazı hayvanlar da dünya üzerine Süt gölünden gelmiştir: Altaylara göre "Pura" adı verilen üç boynuzlu keçiler de Süt gölünden çıkarlar.
Başka bir inanışa göre de bu süt gölü Kaf dağının altındadır. Hızır, ölüme çare ararken, yolu buraya düşer. Bu dağdaki Süt gölünde havaya uçmak için kanatlı, suda yüzmek için kürekli atların bulunduğunu görür. Uçan atlardan tutmak ister, ama tutamaz. O zaman bu göle şarap döker, içen atlar sarhoş olurlar. Hızır bunlardan bir çiftini tutar, uçmasınlar diye kanatlarını kırar. Bunları çiftleştirir ve cins atlar bunlardan türer.
Sus Hanım (Süt Hanum)
Sus Hanım – Türk ve Altay mitolojisinde Yağmur Tanrıçası. Sut (Süt) Hanım olarak da bilinir. Geceleri köylerin etrafında dolanıp kontrol eder. Kendisinden yağmur istenilir. Süyüt (Süt) Kazan adlı yağmur dileme merasimi onun adına gerçekleştirilir.
Gökyüzündedir, Yaşam ağacının üzerinde yer alır. Sütten bir göl şeklindedir. Yaşamsal unsurları taşır. Yeryüzüne gelecek ruhlar bu havuzun içindedir. Kübey Hanım bu gölden meşin kırbalarla getirdiği sütü doğacak çocukların ağzına damlatır.
Bu damla çocuğun ruhunu simgeler. Süt gölü göğün üçüncü katında bulunur. Süt-Ak Göl olarak da adlandırılır. Bütün hayatın kaynağı olarak kabul edilir. Nasreddin Hoca’nın gölü süt olarak düşünüp maya çalması arasında alegori kurması bu konuyla toplumsal bilinçaltı düzeyinde de olsa alakalıdır. Süt beyazlığı, saflığı, temizliği simgeler. Sura, Çuvaşçada beyaz demektir. Çeçen ve İnguş dillerinde ise Sura sözcüğü Süt anlamına gelir. Moğolcada Sara ise Ay demektir ve kavramlar dil bilimsel olarak da hep birbirleriyle bağlı veya bağlantılıdır.
Süt gölü ya da Ak göl eski Türkler'in Tengricilik inancına göre gök aleminin katlarının birinde bulunan bir tılsımlı göl'dür. İnananlara ilk ruh ve ilk hayat da Süt gölünden alınan damla ile verilir. Kabile'den kabileye hangi tanrısal varlığın bu süt gölünden damlayı getirip yeni doğan çoçuğun dudaklarına sürdüğü hakkında farklı inançlar vardır. Çoğunlukla bu görev Umay'a aitdir, ama bazı Altay kabilelerinde ve Yakutlar gibi kuzey türklerinde Ayzıt adlı tanrıça hakkındada aynı Umay hakkında anlatıldığı gibi, bir çoçuk doğacağı zaman tarla, çiçek ve yemiş perilerini alarak lohusanın yanına gittiği anlatılır. Süt gölünden aldığı damlayı çoçuğun ağzına damlatır. Bu çoçuğa verilen ruh olur.
Bazı Altaylarda bu görevi büyük tanrı Ülgen'in yakınlarından olan Yayık yapar. Yayık da çoçuk doğacağı zaman Ülgen'in emriyle bu göle gider, bir damla alır ve Umay ya da Ayzıt gibi çoçuğun ağzına damlatır. Yine Altaylılara göre; günahı olan kimse, cehennemde yanarak azap gördükten, cezasını tamamladıktan sonra Yayuçı tarafından alınır, üçüncü kat göğe götürülür. Dünyadaki güzel göller, fani insanlara nasıl zevk ve eğlence yerleri oluyorsa, cezasını tamamlıyan suçlu, bundan sonra akrabaları ile birlikte Süt gölü'nde altın sandallarla gezerler, bu gölün kenarındaki sedef kumsallarda oynar ve eğlenirler.
Bu inanca göre bazı hayvanlar da dünya üzerine Süt gölünden gelmiştir: Altaylara göre "Pura" adı verilen üç boynuzlu keçiler de Süt gölünden çıkarlar.
Başka bir inanışa göre de bu süt gölü Kaf dağının altındadır. Hızır, ölüme çare ararken, yolu buraya düşer. Bu dağdaki Süt gölünde havaya uçmak için kanatlı, suda yüzmek için kürekli atların bulunduğunu görür. Uçan atlardan tutmak ister, ama tutamaz. O zaman bu göle şarap döker, içen atlar sarhoş olurlar. Hızır bunlardan bir çiftini tutar, uçmasınlar diye kanatlarını kırar. Bunları çiftleştirir ve cins atlar bunlardan türer.
Sus Hanım (Süt Hanum)
Sus Hanım – Türk ve Altay mitolojisinde Yağmur Tanrıçası. Sut (Süt) Hanım olarak da bilinir. Geceleri köylerin etrafında dolanıp kontrol eder. Kendisinden yağmur istenilir. Süyüt (Süt) Kazan adlı yağmur dileme merasimi onun adına gerçekleştirilir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder