Ejiptologlar ve arkeologlar, yıllardan beri piramitlerin yalnızca ve yalnızca firavun mezarı olduğunu iddia ediyorlar. Oysa, İ.Ö 2500 dolayında, henüz tekerleği bile bulmadığı varsayılan bir ülkenin, bütün kaynaklarını kullanarak bu devasa yapıları yalnızca firavunlarına gösterişli mezar olsun diye yaptıklarına inanmak zor. Hele Giza'daki üç büyük piramitten söz edince, işler iyice "garip" hale geliyor.
1994 yılında Robert Bauval adlı Belçika asıllı, çocukluğu Mısır'da geçmiş bir mühendisin "Orion Mystery" adlı sansasyonel kitabı yayımlanana dek, dünyanın bu en gizemli üç anıtının niteliğine ilişkin ciddiye almaya değer bir teori atılmamıştı ortaya. Erich Von Daniken'in spekülatif ve fazla hayalci "uzaylı atalar" iddiası, ancak beylik UFO masallarına malzeme oluşturabilecek dayanaklara sahipti. Ejiptoloji ve ortodoks arkeolojinin "piramitler firavun mezarıdır" varsayımları, Mısır'da sonraki dönemde inşa edilen (ve asla Giza'daki 3 piramidin kalitesine erişemeyen) yapılarda "mezar" düşüncesini destekleyecek bulgulara ulaşıldığından ötürü epey sağlam görünüyordu. Aslında ne Khufu'nun, ne Khafre'nin ne de Menkaure'nin piramitlerinde mezar, mumya ya da cesete rastlanmıştı ama bu, yaygın inancı değiştirmiyordu.
1979 yılında Kahire'ye yaptığı bir gezi sırasında Robert Bauval, üç büyük piramitin hizalanışında bir gariplik farketti. İlk iki piramit köşegenlerinden birbirinin tam hizasına yerleştirildiği halde, daha küçük olan Menkaure'nin piramidi, hafifçe sola kaymış gibiydi. Bu muhteşem yapıları yaratabilecek ve ölçülerde asla şaşmayacak bir mimariye sahip olan Mısırlıların, üç piramidi aynı çizgi üzerine yerleştirmeyi başaramamış olduğunu düşünmek hiç akla yakın gelmiyordu doğrusu. Bauval, Mısır kültürüne, özellikle de dinine meraklı biriydi. Bütün antik uygarlıklarda olduğu gibi eski Mısır'da da tapınakların belli yıldızlara göre hizalandığını, oriyentasyonlarının "gündönümü" ya da "ekinoks"lara yöneltilmiş olduğunu iyi bilirdi. Mısır'da en belirgin ve baskın kült, Osiris kültüydü ve bu tanrı, Orion takımyıldızıyla simgelenirdi. Bauval bir gün gökyüzünü izlerken, Orion'un merkezindeki en önemli üç yıldızın, Alnilam, Alnitak ve Mintaka'nın, aynı Giza piramitlerinde olduğu gibi bir hiza sapmasına sahip olduğunu farketti: İlk iki büyük yıldız, Alnilam ve Alnitak doğru hizadaydı ama üçüncü ve en küçük yıldız olan Mintaka, hafifçe sola kaymıştı diğerlerine göre.
Bu bulgu, astronomi destekli yapılan gözlemlerle Giza piramitlerinin Orion Kuşağı olarak bilinen üç yıldızın yeryüzündeki kopyası olarak inşa edildiğini ortaya koyuyordu ve Mısır yıldız dinini bilenler için hiç de şaşırtıcı değildi. Mısırlılar, yeryüzünü ve yaşadıkları toprakları, gökyüzünün, yani ölümsüzlüğe eriştiklerinde ulaşacakları yerin bir kopyası olarak düşünürlerdi ve piramit metinlerinden dini yazıtlara dek her yerde bu vurgulanırdı. Nil, Samanyolu'na denk geliyordu Mısır yıldız kültünde. Samanyolu'nun çevresindeki özel bir gökyüzü alanı, eski Mısırlıların "Duat" diye adlandırdıkları "tanrıların mekanı"ydı; bunun yeryüzündeki kopyası da Nil'in batısına denk getirilmişti! Bauval'in bulgusunda şaşırtıcı olan şey çok daha başkaydı. Bu üç piramit İ.Ö 2600 dolaylarında yapılmıştı ama, Orion yıldızının o tarihteki gökyüzü konumu, Giza'daki piramitlerin konumundan 45 derecelik bir sapma gösteriyordu.
Bauval, bir bilgisayar programı (SkyGlobe 3.2) yardımıyla, Orion ile piramitlerin bire bir aynı doğrultuya yerleştiği tarihi aradı ve karşısına İ.Ö 10.500 tarihi çıktı! İşin ilginç yanı, bu tarih Orion takımyıldızının presesyon döngüsü nün en alt noktasına rastlıyordu.
Eski Mısır kültünde, "ilk başlangıç" olarak anılan bir dönem olduğunu biliyordu Bauval: "Zep Tepi" olarak adlandırılan bu dönem, Mısırlıların ülkelerinin tarihini anlatırken, "Mısır'ı tanrıların yönettiği mutlu dönem" diye söz ettikleri bir dilime de denk geliyordu. Binlerce yıl önceyi anlatıyordu bu sözcük. Acaba Mısırlılar piramitleri inşa ederken, çok eski bir dönemi anmak üzere, Orion'un İ.Ö 10.500'deki yerleşimini mi seçmişlerdi master plan olarak? Bundan 4500 yıl önce, presesyon hesapları bile yapacak biçimde astronomi bilgisine nasıl sahip olmuşlardı? Yoksa bundan 12000 yıl önce varolan bir uygarlığın geride bıraktığı izleri mi görüyorduk Mısır'da? Robert Bauval, 1994'te yayımlanan "Orion Mystery" adlı kitabında bu soruları sordu ve büyük sansasyon yarattı. Yanıtlarsa, hala araştırılmayı bekliyor.
1979 yılında Kahire'ye yaptığı bir gezi sırasında Robert Bauval, üç büyük piramitin hizalanışında bir gariplik farketti. İlk iki piramit köşegenlerinden birbirinin tam hizasına yerleştirildiği halde, daha küçük olan Menkaure'nin piramidi, hafifçe sola kaymış gibiydi. Bu muhteşem yapıları yaratabilecek ve ölçülerde asla şaşmayacak bir mimariye sahip olan Mısırlıların, üç piramidi aynı çizgi üzerine yerleştirmeyi başaramamış olduğunu düşünmek hiç akla yakın gelmiyordu doğrusu. Bauval, Mısır kültürüne, özellikle de dinine meraklı biriydi. Bütün antik uygarlıklarda olduğu gibi eski Mısır'da da tapınakların belli yıldızlara göre hizalandığını, oriyentasyonlarının "gündönümü" ya da "ekinoks"lara yöneltilmiş olduğunu iyi bilirdi. Mısır'da en belirgin ve baskın kült, Osiris kültüydü ve bu tanrı, Orion takımyıldızıyla simgelenirdi. Bauval bir gün gökyüzünü izlerken, Orion'un merkezindeki en önemli üç yıldızın, Alnilam, Alnitak ve Mintaka'nın, aynı Giza piramitlerinde olduğu gibi bir hiza sapmasına sahip olduğunu farketti: İlk iki büyük yıldız, Alnilam ve Alnitak doğru hizadaydı ama üçüncü ve en küçük yıldız olan Mintaka, hafifçe sola kaymıştı diğerlerine göre.
Bu bulgu, astronomi destekli yapılan gözlemlerle Giza piramitlerinin Orion Kuşağı olarak bilinen üç yıldızın yeryüzündeki kopyası olarak inşa edildiğini ortaya koyuyordu ve Mısır yıldız dinini bilenler için hiç de şaşırtıcı değildi. Mısırlılar, yeryüzünü ve yaşadıkları toprakları, gökyüzünün, yani ölümsüzlüğe eriştiklerinde ulaşacakları yerin bir kopyası olarak düşünürlerdi ve piramit metinlerinden dini yazıtlara dek her yerde bu vurgulanırdı. Nil, Samanyolu'na denk geliyordu Mısır yıldız kültünde. Samanyolu'nun çevresindeki özel bir gökyüzü alanı, eski Mısırlıların "Duat" diye adlandırdıkları "tanrıların mekanı"ydı; bunun yeryüzündeki kopyası da Nil'in batısına denk getirilmişti! Bauval'in bulgusunda şaşırtıcı olan şey çok daha başkaydı. Bu üç piramit İ.Ö 2600 dolaylarında yapılmıştı ama, Orion yıldızının o tarihteki gökyüzü konumu, Giza'daki piramitlerin konumundan 45 derecelik bir sapma gösteriyordu.
Bauval, bir bilgisayar programı (SkyGlobe 3.2) yardımıyla, Orion ile piramitlerin bire bir aynı doğrultuya yerleştiği tarihi aradı ve karşısına İ.Ö 10.500 tarihi çıktı! İşin ilginç yanı, bu tarih Orion takımyıldızının presesyon döngüsü nün en alt noktasına rastlıyordu.
Eski Mısır kültünde, "ilk başlangıç" olarak anılan bir dönem olduğunu biliyordu Bauval: "Zep Tepi" olarak adlandırılan bu dönem, Mısırlıların ülkelerinin tarihini anlatırken, "Mısır'ı tanrıların yönettiği mutlu dönem" diye söz ettikleri bir dilime de denk geliyordu. Binlerce yıl önceyi anlatıyordu bu sözcük. Acaba Mısırlılar piramitleri inşa ederken, çok eski bir dönemi anmak üzere, Orion'un İ.Ö 10.500'deki yerleşimini mi seçmişlerdi master plan olarak? Bundan 4500 yıl önce, presesyon hesapları bile yapacak biçimde astronomi bilgisine nasıl sahip olmuşlardı? Yoksa bundan 12000 yıl önce varolan bir uygarlığın geride bıraktığı izleri mi görüyorduk Mısır'da? Robert Bauval, 1994'te yayımlanan "Orion Mystery" adlı kitabında bu soruları sordu ve büyük sansasyon yarattı. Yanıtlarsa, hala araştırılmayı bekliyor.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder