Zayıflama Tedavisinde Akupunktur
Şişmanlık (“Obezite”) günümüzde gelişen dünyada; değişen beslenme alışkanlıkları ve hareketsiz yaşamla ortaya çıkan en büyük sorunlardan biridir. ”İdeal kilonun üzerinde olma durumu” olarak tanımlanan obezite, beraberinde pek çok sağlık problemini de beraberinde taşır. Psikolojik sorunların yanısıra şişmanlık sonucu, fazla yağ dokularının arasından vücuda kan pompalamaya çalışan bir kalp daha fazla çalışmak zorunda kalacak, sonuçta kan basıncı artacaktır.Uzun süreli araştırmalar sonucunda obezitenin doğurduğu riskler; koroner kalp hastalığı, hiper tansiyon, diabet ve bunlara bağlı olarak artan ölüm oranlarıdır. Obezite; dünya çapında “majör” sağlık ve sosyal bir problemdir. Obezitenin tedavisi kadar idamesi (korunması) de, üzerinde önemle durulması gereken bir konudur. Bu konuda tek bir tedavi uygulaması değil kombine tedavi yöntemleri tercih edilmelidir.
Üzerinde durulması gereken bir başka husus; bu kadar obezin bulunduğu bir ortamda konunun özellikle medya organları tarafından kolayca suistimal edildiği gerçeğidir. Kafa karıştıran, hatta bazen kişileri neredeyse ölüm oruçlarına yönelten pek çok rejim, sayısız zayıflama programı, vücut sağlığını ciddi bir şekilde tehdit eden egzersizler bu konunun ne kadar istismar edildiğini gözlerimizin önüne her gün sermektedir. Bu şekilde uygulanan yanlış tedavilerin sonucunda da metabolizma çoğu kez geri dönüşsüz bir şekilde bozulmaktadır.
Her hastalıkta olduğu gibi obezitede de hastalığın nedenine yönelik araştırılma yapılmalıdır. Çünkü obezite farklı nedenleri olabilen bir hastalıktır. Bu nedenler şu şekilde özetlenebilir:
* Genetik obezite
* Endokrin faktörlere yani;hormon dengesizliklerine bağlı obezite
* Psikojenik, kültürel ve alışkanlıklarla ilgili görülen obezite
Bu gruplar kendi içlerinde de bir çok alt gruba ayrılabilir. Örneğin; bir insanın tiroid fonksiyon bozukluğu yani, halk arasında “guatr” denen hastalık, metabolizmayı yavaşlattığından dolayı (hipotiroidi), bunun sonucunda görülen şişmanlık hiçbir zayıflama tedavisine cevap vermez. Tek çözüm; vücutta tiroid hormonunun dengelenmesidir. Teşhisin önemi bu örnekte açıkça belli olmaktadır. Maalesef nedene yönelik inceleme yapılmaksızın uygulanan tedaviler bu örnekte de olduğu gibi hüsranla sonuçlanabilmektedir. Çünkü tedavideki en önemli husus teşhistir.
İşte bu gerçekler ışığı altında şişmanlık (veya başka bir nedenle) gerekçesiyle bize başvuran hasta önce sistemik muayeneden geçirilir. Gerekirse kan ve idrar tahlilleri ve radyolojik incelemeler istenir. Ayrıca özel olan “akupunktur ve geleneksel tıp muayenesi”nde hasta, bedensel ve ruhsal yönden analiz edilir. Elde edilen verilerin ışığında akupunktur tedavisi uygulanır. Buraya kadar anlattıklarımız olması gereken, ideal tedavidir.
Bu konuda yapılan yanlış; hastalığa neden olan faktörleri bulmadan sadece kulağa birkaç kalıcı iğne takıp iştah kesmeye yönelik yapılan uygulamalar ve verilen ağır ve riskli diyetlerdir. Ancak yapılan bu yanlış başka yanlışları da doğurur:Hasta belki tedavinin başında hızlı kilo verişine sevinecektir. Fakat bu çabuk kilo veriş bir süre sonra durur. Çünkü vücut kendini korumaya alır. Zamanla düşük kalorili diyetlerle bile vücudun yağ tuttuğu görülür. Tabii ki burada en büyük hata, şişmanlık nedeninin bulunmamasıdır. Sonuçta en büyük zarar metabolizmanın bozulmasıdır. Böyle bir vaka, tedaviye direnç kazanır ve bozulan metabolizmayı eski haline getirmek imkansız değilse bile oldukça zordur.
Akupunktur tedavisi başlangıçta metabolizmayı dengelemek için haftada 2-3 seans yapılabilir. Bu sürede iştah kesildiği gibi organların çalışma düzeni de bozulmaz. Bedensel ve ruhsal sağlık korunarak sistemli bir şekilde seanslar haftada 1’e düşürülür. Kilo verme hızı ayda 5 kiloyu geçmemelidir.
Unutulmamalıdır ki çabuk ve kontrolsüz verilen kilolar hem vücuttaki dengeyi bozar, organ ve sistemlere zarar verebilir, (örn; karaciğer yağlanması, kabızlık, safra kesesi taşları v.b.) aynı zamanda çabuk verildiği için aynı çabuklukta geri alınabilir. Ağır rejim ve egzersizler de uzun süre yapılması mümkün olmadığı için, bırakıldığı anda kilo artışı kaçınılmazdır. Yani yapılması gereken; teşhise yönelik akupunktur, bünyeye (kişiye) özel diyet programı, düzenli ve her yaşta yapılabilecek egzersiz olmalıdır.
Kilo kontrolü ve beslenme ile ilgili daha detaylı bilgiyi bu sayfadan öğrenebilirsiniz.
Şişmanlık (“Obezite”) günümüzde gelişen dünyada; değişen beslenme alışkanlıkları ve hareketsiz yaşamla ortaya çıkan en büyük sorunlardan biridir. ”İdeal kilonun üzerinde olma durumu” olarak tanımlanan obezite, beraberinde pek çok sağlık problemini de beraberinde taşır. Psikolojik sorunların yanısıra şişmanlık sonucu, fazla yağ dokularının arasından vücuda kan pompalamaya çalışan bir kalp daha fazla çalışmak zorunda kalacak, sonuçta kan basıncı artacaktır.Uzun süreli araştırmalar sonucunda obezitenin doğurduğu riskler; koroner kalp hastalığı, hiper tansiyon, diabet ve bunlara bağlı olarak artan ölüm oranlarıdır. Obezite; dünya çapında “majör” sağlık ve sosyal bir problemdir. Obezitenin tedavisi kadar idamesi (korunması) de, üzerinde önemle durulması gereken bir konudur. Bu konuda tek bir tedavi uygulaması değil kombine tedavi yöntemleri tercih edilmelidir.
Üzerinde durulması gereken bir başka husus; bu kadar obezin bulunduğu bir ortamda konunun özellikle medya organları tarafından kolayca suistimal edildiği gerçeğidir. Kafa karıştıran, hatta bazen kişileri neredeyse ölüm oruçlarına yönelten pek çok rejim, sayısız zayıflama programı, vücut sağlığını ciddi bir şekilde tehdit eden egzersizler bu konunun ne kadar istismar edildiğini gözlerimizin önüne her gün sermektedir. Bu şekilde uygulanan yanlış tedavilerin sonucunda da metabolizma çoğu kez geri dönüşsüz bir şekilde bozulmaktadır.
Her hastalıkta olduğu gibi obezitede de hastalığın nedenine yönelik araştırılma yapılmalıdır. Çünkü obezite farklı nedenleri olabilen bir hastalıktır. Bu nedenler şu şekilde özetlenebilir:
* Genetik obezite
* Endokrin faktörlere yani;hormon dengesizliklerine bağlı obezite
* Psikojenik, kültürel ve alışkanlıklarla ilgili görülen obezite
Bu gruplar kendi içlerinde de bir çok alt gruba ayrılabilir. Örneğin; bir insanın tiroid fonksiyon bozukluğu yani, halk arasında “guatr” denen hastalık, metabolizmayı yavaşlattığından dolayı (hipotiroidi), bunun sonucunda görülen şişmanlık hiçbir zayıflama tedavisine cevap vermez. Tek çözüm; vücutta tiroid hormonunun dengelenmesidir. Teşhisin önemi bu örnekte açıkça belli olmaktadır. Maalesef nedene yönelik inceleme yapılmaksızın uygulanan tedaviler bu örnekte de olduğu gibi hüsranla sonuçlanabilmektedir. Çünkü tedavideki en önemli husus teşhistir.
İşte bu gerçekler ışığı altında şişmanlık (veya başka bir nedenle) gerekçesiyle bize başvuran hasta önce sistemik muayeneden geçirilir. Gerekirse kan ve idrar tahlilleri ve radyolojik incelemeler istenir. Ayrıca özel olan “akupunktur ve geleneksel tıp muayenesi”nde hasta, bedensel ve ruhsal yönden analiz edilir. Elde edilen verilerin ışığında akupunktur tedavisi uygulanır. Buraya kadar anlattıklarımız olması gereken, ideal tedavidir.
Bu konuda yapılan yanlış; hastalığa neden olan faktörleri bulmadan sadece kulağa birkaç kalıcı iğne takıp iştah kesmeye yönelik yapılan uygulamalar ve verilen ağır ve riskli diyetlerdir. Ancak yapılan bu yanlış başka yanlışları da doğurur:Hasta belki tedavinin başında hızlı kilo verişine sevinecektir. Fakat bu çabuk kilo veriş bir süre sonra durur. Çünkü vücut kendini korumaya alır. Zamanla düşük kalorili diyetlerle bile vücudun yağ tuttuğu görülür. Tabii ki burada en büyük hata, şişmanlık nedeninin bulunmamasıdır. Sonuçta en büyük zarar metabolizmanın bozulmasıdır. Böyle bir vaka, tedaviye direnç kazanır ve bozulan metabolizmayı eski haline getirmek imkansız değilse bile oldukça zordur.
Akupunktur tedavisi başlangıçta metabolizmayı dengelemek için haftada 2-3 seans yapılabilir. Bu sürede iştah kesildiği gibi organların çalışma düzeni de bozulmaz. Bedensel ve ruhsal sağlık korunarak sistemli bir şekilde seanslar haftada 1’e düşürülür. Kilo verme hızı ayda 5 kiloyu geçmemelidir.
Unutulmamalıdır ki çabuk ve kontrolsüz verilen kilolar hem vücuttaki dengeyi bozar, organ ve sistemlere zarar verebilir, (örn; karaciğer yağlanması, kabızlık, safra kesesi taşları v.b.) aynı zamanda çabuk verildiği için aynı çabuklukta geri alınabilir. Ağır rejim ve egzersizler de uzun süre yapılması mümkün olmadığı için, bırakıldığı anda kilo artışı kaçınılmazdır. Yani yapılması gereken; teşhise yönelik akupunktur, bünyeye (kişiye) özel diyet programı, düzenli ve her yaşta yapılabilecek egzersiz olmalıdır.
Kilo kontrolü ve beslenme ile ilgili daha detaylı bilgiyi bu sayfadan öğrenebilirsiniz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder