“Psikotronik” terimi ilk olarak Çekoslovakyalı bilim adamı Zdenek Rejdak tarafından kullanılmaya başlanmıştır. Daha sonraları da diğer Doğu Avrupalı araştırmacılarca benimsenmiş ve sürekli kullanılır bir hale gelmiştir. Batı'nın "parapsikoloji" terimine karşılık olarak ortaya atılmıştır.
Psikotroniğin genel amacı, parapsikoloji'nin amacıyla aynı çizgide olmasına rağmen, ikisinin birbirinden çok farklı temelleri vardır. Parapsikoloji temel bilgilerini insan tecrübesinden alır. Yani bütün parapsikolojik araştırmaların temeli insanların yaşamakta olduğu tecrübelere dayalıdır. Psişik fenomenlere laboratuar şartlarını kullanarak yaklaşır. Hedef, saklı halde bulunan, bizim mantığımıza ve evrensel düzenimize uymayan şeyleri açığa çıkarmak, belirlemektir. Bu ise spiritüalizmde, mistisizmde, dinlerde ve buna benzer insani kişiliği aşan fenomenlerde çok önemli bir konudur. Normal olarak algılanamayan fenomenlerin gerçekliğini saptamak amacıyla kontrollü deneyler ve katı istatistik analizler yapmaktadır. Yani parapsikolojide, her tecrübenin, kendisinden belirli fenomenlerin çıkabileceği bir ufuk olduğuna dair, kelimelerle ifade edilmeyen bir bilgi vardır. Bu yüzden parapsikolojiye göre hayatın kendisi ve tezahürler, asıl gerçekten, mahiyetten daha önemlidir.
Psikotronik teriminin tabiatında zaten bir Marksçı lezzet vardır. Parapsikolojik olayları (örneğin DDA, telepati, vb.) tasvir etmek için kullanılanlar terimlerin çoğu, diyalektik materyalizm çerçevesi içine oturtulması yeniden tasvir edilmiştir. Her ne kadar, ele almak istediğimiz realitenin özelliğini daha net ve anlaşılır hale getirmek için kelimelere ihtiyacımız olsa da, psikotronik, realiteyi kararlı bir şekilde biyolojik enerji sistemlerine kadar daraltır. Dikkatini sadece asıl gerçeğe, mahiyete yoğunlaştırır ki, buradaki asıl gerçek maddesel yapıdır. Dahası, psikotronikte "dışta" olanı "içte" olana üstün tutma; çıkış yeri hakkında hiçbir şey söylemeksizin şuurdan bahsetme eğilimi vardır. Psikotronik, aşkın olayların temelini araştırmadaki gayretleri nedeniyle övülmeye değer bir niteliktedir. Ama dileriz ki, terminolojisinde tecrübenin farkında olma kavramı da yer alsın.
Hem psikotronik hem de parapsikoloji, olayların aşkın yönünü günümüzün bilimsel anlayışının ışığında kavramaya çalışmakta. Ama ne var ki parapsikoloji (isminin gereği, yani psikoloji ve psişe) temel bir beşeri nitelik elde etmişken; psikotronik, şuur tecrübelerinin yerini "tronik" (tron: Yunanca "aygıt" anlamındaki son ek) almış durumdadır. Biz insanlar, dünyamızın nesnel özelliklerini bilim vasıtasıyla anlayabildiğimiz için, bu anlayışın tamamı kendi tecrübelerimizle başlar, kendi tecrübelerimizle biter. Belirli psişik fenomenler, sadece bizim kendi bireysel evrenlerimizde olan gerçek olgulardır, bu yüzden katı araştırmalar bunların tersini kanıtlayabilir. Ancak yine de, tek tek meydana gelen ve orijinal özellikteki insan tecrübeleri olmasaydı, araştırmaların sözü bile edilmeyecekti.
The Inpsider, Vol: 2, No:1, Ocak 1993'den Çeviren: Ayhan TOLAYBENK
Psikotroniğin genel amacı, parapsikoloji'nin amacıyla aynı çizgide olmasına rağmen, ikisinin birbirinden çok farklı temelleri vardır. Parapsikoloji temel bilgilerini insan tecrübesinden alır. Yani bütün parapsikolojik araştırmaların temeli insanların yaşamakta olduğu tecrübelere dayalıdır. Psişik fenomenlere laboratuar şartlarını kullanarak yaklaşır. Hedef, saklı halde bulunan, bizim mantığımıza ve evrensel düzenimize uymayan şeyleri açığa çıkarmak, belirlemektir. Bu ise spiritüalizmde, mistisizmde, dinlerde ve buna benzer insani kişiliği aşan fenomenlerde çok önemli bir konudur. Normal olarak algılanamayan fenomenlerin gerçekliğini saptamak amacıyla kontrollü deneyler ve katı istatistik analizler yapmaktadır. Yani parapsikolojide, her tecrübenin, kendisinden belirli fenomenlerin çıkabileceği bir ufuk olduğuna dair, kelimelerle ifade edilmeyen bir bilgi vardır. Bu yüzden parapsikolojiye göre hayatın kendisi ve tezahürler, asıl gerçekten, mahiyetten daha önemlidir.
Psikotronik teriminin tabiatında zaten bir Marksçı lezzet vardır. Parapsikolojik olayları (örneğin DDA, telepati, vb.) tasvir etmek için kullanılanlar terimlerin çoğu, diyalektik materyalizm çerçevesi içine oturtulması yeniden tasvir edilmiştir. Her ne kadar, ele almak istediğimiz realitenin özelliğini daha net ve anlaşılır hale getirmek için kelimelere ihtiyacımız olsa da, psikotronik, realiteyi kararlı bir şekilde biyolojik enerji sistemlerine kadar daraltır. Dikkatini sadece asıl gerçeğe, mahiyete yoğunlaştırır ki, buradaki asıl gerçek maddesel yapıdır. Dahası, psikotronikte "dışta" olanı "içte" olana üstün tutma; çıkış yeri hakkında hiçbir şey söylemeksizin şuurdan bahsetme eğilimi vardır. Psikotronik, aşkın olayların temelini araştırmadaki gayretleri nedeniyle övülmeye değer bir niteliktedir. Ama dileriz ki, terminolojisinde tecrübenin farkında olma kavramı da yer alsın.
Hem psikotronik hem de parapsikoloji, olayların aşkın yönünü günümüzün bilimsel anlayışının ışığında kavramaya çalışmakta. Ama ne var ki parapsikoloji (isminin gereği, yani psikoloji ve psişe) temel bir beşeri nitelik elde etmişken; psikotronik, şuur tecrübelerinin yerini "tronik" (tron: Yunanca "aygıt" anlamındaki son ek) almış durumdadır. Biz insanlar, dünyamızın nesnel özelliklerini bilim vasıtasıyla anlayabildiğimiz için, bu anlayışın tamamı kendi tecrübelerimizle başlar, kendi tecrübelerimizle biter. Belirli psişik fenomenler, sadece bizim kendi bireysel evrenlerimizde olan gerçek olgulardır, bu yüzden katı araştırmalar bunların tersini kanıtlayabilir. Ancak yine de, tek tek meydana gelen ve orijinal özellikteki insan tecrübeleri olmasaydı, araştırmaların sözü bile edilmeyecekti.
The Inpsider, Vol: 2, No:1, Ocak 1993'den Çeviren: Ayhan TOLAYBENK
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder