İsmi biraz soğuk değil mi? Haklısınız, ölüm yaşayanlara her zaman soğuk geldi, yeni bir başlangıcın kapısı olmaktan çok her şeyin nihayeti olarak algılandı hep. Oysa can tene emanet idi, belli bir süre misafir kalıp bu boyutu deneyimleyip yoluna devam edecekti. Genellikle bu olguyu yanlış anladık belki de unuttuk zamanla, unutmak istedik, ne yazık ki hayatı sonsuz addettik, öyle yaşadık ve sonunda zamansız!! gidişlere, dayanılmaz hasretlere takılıp kaldık.
Bu konuyu çok fazla irdeleyip sizi boğmak niyetinde değilim korkmayın...
Amacım Tibet bilgelerinin uyguladığı hayatın anlamsız sıradanlığını kırıp, ölümsüzmüşüz gibi davranma alışkanlığını sonlandıracak bir düşünce tarzını bilincimize adapte edecek bir yöntem sunmaktır.
Sabahları uyandığınızda ilk aklınıza gelen düşünceleri tamamen terk etmekle başlıyoruz. Dediğim gibi günün ilk saati için pek seçilecek bir düşünce olmasa da yatakta geçireceğimiz ilk 10 dakikada bu gün ‘’ölecek’’ olsam hayatımda neleri tamamlardım, neleri yapardım(?) sorularını soruyor ve bir süre bunu diğer düşüncelere ve mazeretlere boyun eğmeden yoğunca imajine ediyoruz.
Düşünsenize yapmak istediğimiz, adımını atmaktan bile büyük mutluluk alacağımız ne kadar çok şey var. İlle çok büyük hedefler koyun demiyorum o büyük hedeflere giden bir adım atılması gerekiyorsa hiç değilse onu atın.
Bu gün ölecek olsanız kaç kişiye seni seviyorum dersiniz? Veya kaç kişiye artık hayatımda olmamalısın varlığın bir yük benim için deyip özgürce sona ulaşmayı isterdiniz? Hangi sıkıntılı işten sevdiğiniz değer verdiğiniz işlere geçip ömrünüzü sevdiğiniz işi yaparak nihayetlendirmek isterdiniz?
O on dakikada öyle çok şey gelecek ki aklınıza şaşıracaksanız. Fakat sadece aklınıza gelmesi bitirmiyor sürecinizi ayağa kalktığınız an her şeyi unutup aynı yolunuza devam ederseniz bu on dakika sadece vakit kaybı olacaktır.
Her şeyi tamamen silip atın demiyorumJ her gün bu düşünceye adapte olup o günü son gününüz gibi yaşayıp isteklerinizi hayata geçirecek o yabansı, o mükemmel güçten yararlanmanızı istiyorum.
Ölümün mükemmel bir avcı olduğu bu boyutta av gibi davranmamız kaçınılmaz, fakat tek fark ölümün bizi avlamak için bir sırası olduğudur, bunun zamanını asla bilemedik, bilemeyeceğiz bu yüzden avcı bizi avlamadan yararlanalım her şeyden, sonu belli olan filmi seyretmekten zevk alacağımız hale sokalım…
Unutmayın her son yeni bir başlangıç, dünya yolculuğumuzun eğitici duraklarından sadece biri, aklımızdan çıkmamalı ki alemler üstünde alemler var, sevip, değer verdiklerimizle yaptığımız bu yolculukta ayrılıklar yaşansa da sevginin o büyük gücü ruhları bağlayacaktır bambaşka bir boyutta…
Bu konuyu çok fazla irdeleyip sizi boğmak niyetinde değilim korkmayın...
Amacım Tibet bilgelerinin uyguladığı hayatın anlamsız sıradanlığını kırıp, ölümsüzmüşüz gibi davranma alışkanlığını sonlandıracak bir düşünce tarzını bilincimize adapte edecek bir yöntem sunmaktır.
Sabahları uyandığınızda ilk aklınıza gelen düşünceleri tamamen terk etmekle başlıyoruz. Dediğim gibi günün ilk saati için pek seçilecek bir düşünce olmasa da yatakta geçireceğimiz ilk 10 dakikada bu gün ‘’ölecek’’ olsam hayatımda neleri tamamlardım, neleri yapardım(?) sorularını soruyor ve bir süre bunu diğer düşüncelere ve mazeretlere boyun eğmeden yoğunca imajine ediyoruz.
Düşünsenize yapmak istediğimiz, adımını atmaktan bile büyük mutluluk alacağımız ne kadar çok şey var. İlle çok büyük hedefler koyun demiyorum o büyük hedeflere giden bir adım atılması gerekiyorsa hiç değilse onu atın.
Bu gün ölecek olsanız kaç kişiye seni seviyorum dersiniz? Veya kaç kişiye artık hayatımda olmamalısın varlığın bir yük benim için deyip özgürce sona ulaşmayı isterdiniz? Hangi sıkıntılı işten sevdiğiniz değer verdiğiniz işlere geçip ömrünüzü sevdiğiniz işi yaparak nihayetlendirmek isterdiniz?
O on dakikada öyle çok şey gelecek ki aklınıza şaşıracaksanız. Fakat sadece aklınıza gelmesi bitirmiyor sürecinizi ayağa kalktığınız an her şeyi unutup aynı yolunuza devam ederseniz bu on dakika sadece vakit kaybı olacaktır.
Her şeyi tamamen silip atın demiyorumJ her gün bu düşünceye adapte olup o günü son gününüz gibi yaşayıp isteklerinizi hayata geçirecek o yabansı, o mükemmel güçten yararlanmanızı istiyorum.
Ölümün mükemmel bir avcı olduğu bu boyutta av gibi davranmamız kaçınılmaz, fakat tek fark ölümün bizi avlamak için bir sırası olduğudur, bunun zamanını asla bilemedik, bilemeyeceğiz bu yüzden avcı bizi avlamadan yararlanalım her şeyden, sonu belli olan filmi seyretmekten zevk alacağımız hale sokalım…
Unutmayın her son yeni bir başlangıç, dünya yolculuğumuzun eğitici duraklarından sadece biri, aklımızdan çıkmamalı ki alemler üstünde alemler var, sevip, değer verdiklerimizle yaptığımız bu yolculukta ayrılıklar yaşansa da sevginin o büyük gücü ruhları bağlayacaktır bambaşka bir boyutta…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder