Bodrum’un hemen yakınında Salmakis adlı bir tatlı su kaynağı vardır. Günümüzde Bardakçı adını alan bu yere ilişkin efsane, çağlar boyunca pek çok sanatçıya esin kaynağı olmuştur.
Bardakçı’da gökten düşme bir cennet parçası gibi, küçücük dupduru bir göl vardır. Mersinler, yabanıl sakız ağaçları çevresinde yeşil bir çelenk oluşturmuştur. Bu güzel gölde, doğayla yarışırcasına güzel bir peri kızı yaşamaktadır.
Salmakis adlı bu güzel peri, tüm gününü göl sularında oynaşarak geçirir. Uzun saçlarını mersin ağacından yaptığı tarakla tararken göle bakar ayna gibi. Suda gördüğü güzelliğine kendisi de şaşırır, gülüşüyle yamaçları çınlatır. Güzelliği ve cümbüşlü yaşamıyla doğanın bir parçasıdır sanki.
Günün birinde göl kıyısında çiçek toplayan Salmakis, güzel bir delikanlı görür. Delikanlının adı Hermaphroditos’tur.
Bardakçı düzlüğünün bir yanında Hermes’in. bir yanında Afrodit’in tapmağı vardır. İki tanrı sevişir, Afrodit gebe kalır. Doğan çocuğa adlarını birleştirerek Hermaphroditos derler. Göz kamaştırıcı güzellikteki çocuk, on beş yaşma geldiğinde yerinde duramaz olur. Yeryüzünü tanımak için dolaşmaya çıkar, yolu Salmakis Gölü kıyısına düşer.
Salmakis, delikanlıyı görünce, yüreği sevgiyle dolar. Saçlarını şöyle bir düzeltip, tanrılardan, güzelliğiyle delikanlının aklını çelmeyi dileyerek, yanma varır. 'Sen bir tanrı mısın, değil misin? Tanrıysan sevgi tanrısı Eros olmalısın. Ne mutlu seni doğuran anaya, seni emziren sütnineye. Kız-kardeşlerin de seni görmekten sevinirler. Annen, sütninen, kardeşlerin mutlu ama sana varan kız, onlardan yüz kere, bin kere daha mutlu. Nice zevkler tadacaktır o...' Bugüne değin evlenmedinse, gel birbirimize varalım, yok bir gelinle gerdeğe girdinse yine de şuracıkta sevişelim. Hırsızlama bir zevk olsun bu razıyım...' der.
Hermaphroditos yeni yeni ergenlik çağma girmektedir. Çekingen ve sıkılgan bir gençtir. O zamana değin böyle bir şey aklına bile gelmemiştir. 'Git oradan' diye Salmakis’i iteler. Salmakis içi acıyla burkularak, bir çalılığın ardına gizlenir. Kendini yalnız sanan genç, önce ayaklarını sokar suya, daha sonra soyunup atlayıverir. Dibi görünen gümüş gölde bir fildişi heykeli andırmaktadır. Salmakis bu görüntüye dayanamaz, yüreğinin tüm ateşiyle 'Artık benimsin' diye bağırıp kendini suya atar.
Delikanlıya sıkıca sarılır, öpmeye çalışır. Delikanlı kurtulmaya çalıştıkça Salmakis daha sıkı sarar. Birlikte gölün derinliklerine doğru inmeye başlarlar. Hermaphroditos kurtulmak için tanrılara yakarırken, Salmakis: 'Yalvarırım ikimizi birbirimize kavuşturun,' dileğinde bulunmaktadır. Tanrılar Salmakis’e acır dileğini kabul ederek, onları tek gövdede birleştirirler. Batıda 'hünsa' anlamına gelen 'Hermaphrodite' sözü bu efsaneden kaynaklanmaktadır.
Bardakçı’da gökten düşme bir cennet parçası gibi, küçücük dupduru bir göl vardır. Mersinler, yabanıl sakız ağaçları çevresinde yeşil bir çelenk oluşturmuştur. Bu güzel gölde, doğayla yarışırcasına güzel bir peri kızı yaşamaktadır.
Salmakis adlı bu güzel peri, tüm gününü göl sularında oynaşarak geçirir. Uzun saçlarını mersin ağacından yaptığı tarakla tararken göle bakar ayna gibi. Suda gördüğü güzelliğine kendisi de şaşırır, gülüşüyle yamaçları çınlatır. Güzelliği ve cümbüşlü yaşamıyla doğanın bir parçasıdır sanki.
Günün birinde göl kıyısında çiçek toplayan Salmakis, güzel bir delikanlı görür. Delikanlının adı Hermaphroditos’tur.
Bardakçı düzlüğünün bir yanında Hermes’in. bir yanında Afrodit’in tapmağı vardır. İki tanrı sevişir, Afrodit gebe kalır. Doğan çocuğa adlarını birleştirerek Hermaphroditos derler. Göz kamaştırıcı güzellikteki çocuk, on beş yaşma geldiğinde yerinde duramaz olur. Yeryüzünü tanımak için dolaşmaya çıkar, yolu Salmakis Gölü kıyısına düşer.
Salmakis, delikanlıyı görünce, yüreği sevgiyle dolar. Saçlarını şöyle bir düzeltip, tanrılardan, güzelliğiyle delikanlının aklını çelmeyi dileyerek, yanma varır. 'Sen bir tanrı mısın, değil misin? Tanrıysan sevgi tanrısı Eros olmalısın. Ne mutlu seni doğuran anaya, seni emziren sütnineye. Kız-kardeşlerin de seni görmekten sevinirler. Annen, sütninen, kardeşlerin mutlu ama sana varan kız, onlardan yüz kere, bin kere daha mutlu. Nice zevkler tadacaktır o...' Bugüne değin evlenmedinse, gel birbirimize varalım, yok bir gelinle gerdeğe girdinse yine de şuracıkta sevişelim. Hırsızlama bir zevk olsun bu razıyım...' der.
Hermaphroditos yeni yeni ergenlik çağma girmektedir. Çekingen ve sıkılgan bir gençtir. O zamana değin böyle bir şey aklına bile gelmemiştir. 'Git oradan' diye Salmakis’i iteler. Salmakis içi acıyla burkularak, bir çalılığın ardına gizlenir. Kendini yalnız sanan genç, önce ayaklarını sokar suya, daha sonra soyunup atlayıverir. Dibi görünen gümüş gölde bir fildişi heykeli andırmaktadır. Salmakis bu görüntüye dayanamaz, yüreğinin tüm ateşiyle 'Artık benimsin' diye bağırıp kendini suya atar.
Delikanlıya sıkıca sarılır, öpmeye çalışır. Delikanlı kurtulmaya çalıştıkça Salmakis daha sıkı sarar. Birlikte gölün derinliklerine doğru inmeye başlarlar. Hermaphroditos kurtulmak için tanrılara yakarırken, Salmakis: 'Yalvarırım ikimizi birbirimize kavuşturun,' dileğinde bulunmaktadır. Tanrılar Salmakis’e acır dileğini kabul ederek, onları tek gövdede birleştirirler. Batıda 'hünsa' anlamına gelen 'Hermaphrodite' sözü bu efsaneden kaynaklanmaktadır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder