Manyetizma insanlığın bildiği en eski bilgilerden biridir... İnisiyatik kökenli "Ezoterik Sırlar" arasında hep varlığını sürdürmüştür... Her türlü yozlaşmaya ve yok edilme kampanyalarına rağmen hiç bir zaman unutulmadı... Çok büyük zorluklarla da olsa günümüze kadar gelebildi... Günümüz modem biliminin araştırma sahasına kadar geldi dayandı... Hem de 1950'li yıllardan beri...
Bir zamanlar rahiplerin ellerindeki bu sır, çağdaş araştırmacılara geçti... Günümüzde biyoenerji ya da biyomanyetizma olarak adlandırılan tüm çalışmaların temel kuralları bundan binlerce yıl önce uygulanan tekniklere dayanır. Temel hiç bir zaman değişmemiştir. Ancak çağdaş Parapsikoloji ve New Age akımları bu teknikleri çağımız insanına uyarlayarak daha kolay anlaşılır ve daha kolay tatbik edilebilir bir hale getirmiştir.
Özellikle bir zamanlar Sosyalist Blok Ülkeleri'nde manyetizmaya çok büyük bir önem verilmişti. Daha sonraları Sosyalist Blok'un dağılmasıyla birlikte, buralarda manyetizma çalışmalarını sürdüren bazı araştırıcılar, "Biyoenerji" adı altında yaptıkları deneyleri çevre ülkelere de taşımaya başladılar. Yurdumuza da, ilk Biyoenerji uzmanları hatırlanacağı üzere, başta Azarbeycan olmak üzere eski Sovyetler Birliği'nin Cumhuriyetleri'nden gelmişlerdi...
Orta çağda içine şeytan girdi diye yakılan manyetizörler artık modern dünyada üniversitelerin kontrolleri altındadır...
Bir zamanlar inisiyatik kökenli dinlerin tüm ayinlerinde kullanılan yöntemlerin başında manyetizma gelirdi... Manyetik ve telkinsel güçlere sahip rahipler, tüm dinsel törenlerde bunları kullanırlardı... Başta Mısır olmak üzere, İnisiyatik kökenli "sırlar dinleri"nde manyitizmanın önemli bir uygulama alanı vardı. İslam Tasavvufu'nda, Sufizm'de ve tüm Batıni ekollerde de bunların sayısız örnekleri vardır... Ancak hiç bir zaman İslami Otoriteyi ellerinde tutanlar, bu tür Batıni çalışmaları tasvip etmemişler hatta dışlamışlardır.
Yurdumuzda ne yazık ki, dışlanma sadece dini otoritelerden değil, bağnaz-tutucu bilim çevresinden de gelmiştir... Günümüzde hala manyetizmaya kuşku ile bakma alışkanlığından kurtulamayan psikiyatristler çoğunluktadır... Oysa ki modern dünyanın bilimsel standardı, manyetizmayı özellikle biyoenerji adı altında yıllardır incelemeye devam etmektedir... Ve maalesef biz onları gıpta ile izlemekten öteye gidemiyoruz...
Neyse gerçeği nasılsa bir gün herkes görecektir diyelim... Sorunları bırakalım... Biz yolumuza devam edelim...
Manyetizma'ya Giriş
Manyetik enerjilerin yoğun olarak çıktığı bölgelerin başında eller gelir. Yoğun bir konsantrasyonla ellerinizden çıkan bu manyetik enerjilerinizi daha da arttırabilirsiniz. Bunun hissedilişi bir sıcaklık duygusunun ellerinizi kaplamasıyla olur. Bunu siz hissettiğiniz gibi elinizi dokundurduğunuz kişi de hisseder. Bu sıcaklık hayali bir sıcaklık değildir. Gerçek an lamda fiziki bir sıcaklıktır.
Tüm eski tarihi kayıtlarda insanların ellerinde bulunan bir güçten bahsedilir...
İşte bunlardan sadece birkaç örnek:
VI. Yüzyılın ünlü Yunan hekimi Alexandre de Tralles bazı olaylarda hastaların imajinasyonunun oynadığı rolün öneminden bahseder. Hekimdeki büyük irade gücünün hastalar üzerindeki etkilerini anlatır.
Orta Çağ'ın en ünlü hekimlerinden İbni Sina, sadece bir insanın diğeri üzerinde meydana getirdiği iyi veya kötü tesirlerin varlığını kabul etmekle kalmaz, insana uzak mesafelerden etki edilebileceğini de ileri sürer. De Natura adlı kitabında, ruhun çok uzaktaki bedenlere etki edip onları yönlendirebileceğini söyler. İbni Sina bağlantıyı sağlamak için, hastanın tedavisini üzerine almadan önce, onun iki kaşı arasına dikkatle bakmayı önerir ki, aynı teknik bu gün de geçerlidir.
Bir zamanlar rahiplerin ellerindeki bu sır, çağdaş araştırmacılara geçti... Günümüzde biyoenerji ya da biyomanyetizma olarak adlandırılan tüm çalışmaların temel kuralları bundan binlerce yıl önce uygulanan tekniklere dayanır. Temel hiç bir zaman değişmemiştir. Ancak çağdaş Parapsikoloji ve New Age akımları bu teknikleri çağımız insanına uyarlayarak daha kolay anlaşılır ve daha kolay tatbik edilebilir bir hale getirmiştir.
Özellikle bir zamanlar Sosyalist Blok Ülkeleri'nde manyetizmaya çok büyük bir önem verilmişti. Daha sonraları Sosyalist Blok'un dağılmasıyla birlikte, buralarda manyetizma çalışmalarını sürdüren bazı araştırıcılar, "Biyoenerji" adı altında yaptıkları deneyleri çevre ülkelere de taşımaya başladılar. Yurdumuza da, ilk Biyoenerji uzmanları hatırlanacağı üzere, başta Azarbeycan olmak üzere eski Sovyetler Birliği'nin Cumhuriyetleri'nden gelmişlerdi...
Orta çağda içine şeytan girdi diye yakılan manyetizörler artık modern dünyada üniversitelerin kontrolleri altındadır...
Bir zamanlar inisiyatik kökenli dinlerin tüm ayinlerinde kullanılan yöntemlerin başında manyetizma gelirdi... Manyetik ve telkinsel güçlere sahip rahipler, tüm dinsel törenlerde bunları kullanırlardı... Başta Mısır olmak üzere, İnisiyatik kökenli "sırlar dinleri"nde manyitizmanın önemli bir uygulama alanı vardı. İslam Tasavvufu'nda, Sufizm'de ve tüm Batıni ekollerde de bunların sayısız örnekleri vardır... Ancak hiç bir zaman İslami Otoriteyi ellerinde tutanlar, bu tür Batıni çalışmaları tasvip etmemişler hatta dışlamışlardır.
Yurdumuzda ne yazık ki, dışlanma sadece dini otoritelerden değil, bağnaz-tutucu bilim çevresinden de gelmiştir... Günümüzde hala manyetizmaya kuşku ile bakma alışkanlığından kurtulamayan psikiyatristler çoğunluktadır... Oysa ki modern dünyanın bilimsel standardı, manyetizmayı özellikle biyoenerji adı altında yıllardır incelemeye devam etmektedir... Ve maalesef biz onları gıpta ile izlemekten öteye gidemiyoruz...
Neyse gerçeği nasılsa bir gün herkes görecektir diyelim... Sorunları bırakalım... Biz yolumuza devam edelim...
Manyetizma'ya Giriş
Manyetik enerjilerin yoğun olarak çıktığı bölgelerin başında eller gelir. Yoğun bir konsantrasyonla ellerinizden çıkan bu manyetik enerjilerinizi daha da arttırabilirsiniz. Bunun hissedilişi bir sıcaklık duygusunun ellerinizi kaplamasıyla olur. Bunu siz hissettiğiniz gibi elinizi dokundurduğunuz kişi de hisseder. Bu sıcaklık hayali bir sıcaklık değildir. Gerçek an lamda fiziki bir sıcaklıktır.
Tüm eski tarihi kayıtlarda insanların ellerinde bulunan bir güçten bahsedilir...
İşte bunlardan sadece birkaç örnek:
VI. Yüzyılın ünlü Yunan hekimi Alexandre de Tralles bazı olaylarda hastaların imajinasyonunun oynadığı rolün öneminden bahseder. Hekimdeki büyük irade gücünün hastalar üzerindeki etkilerini anlatır.
Orta Çağ'ın en ünlü hekimlerinden İbni Sina, sadece bir insanın diğeri üzerinde meydana getirdiği iyi veya kötü tesirlerin varlığını kabul etmekle kalmaz, insana uzak mesafelerden etki edilebileceğini de ileri sürer. De Natura adlı kitabında, ruhun çok uzaktaki bedenlere etki edip onları yönlendirebileceğini söyler. İbni Sina bağlantıyı sağlamak için, hastanın tedavisini üzerine almadan önce, onun iki kaşı arasına dikkatle bakmayı önerir ki, aynı teknik bu gün de geçerlidir.
1 yorum:
Çok güzel bir tesbit bilgiler için teşekkür ederim.
Yorum Gönder