İskoçya'da Ness Gölü'nün dünyaca ünlü canavarı Nessie yine ortaya çıktı. Bir öğretmenin çektiği fotoğraflar ve turistlerin gözlemleri gölde birşeyin olduğu şüphesini tekrar uyandırdılar. Nessie miti sürüyor, acaba turistik potansiyel mi provake ediliyor, yoksa Nessie yine evine mi döndü?
Ness Gölü´nden haber var; daha da doğrusu Nessie´den haber var; İskoçya Göller Bölgesinde İnverness´de öğretmenlik yapan Austin Hepburn pop-canavarı gördüğünü ve fotoğraflarını çektiğini söylüyor. İşte genç öğretmenin anlattıkları;
"17 Ağustos 1996 Pazar günü, öğleden sonra saat 16:00 sularında İnverness´e balık tutmaya gidiyordum. Yanımda geçen Mayıs´da bir arkadaşımdan doğa manzaraları çekmek için ödünç aldığım zoomlu Patricia tipi fotoğraf makinesi vardı, Ness Gölü kıyısında birkaç resim çekmek için durdum, o anda birşey görmemiştim. Daha sonra Torness yolu üzerinde her zaman alabalık avladığım Duntelchaig Gölü´ne gitmeye karar verdim, Torness yolu Duntelchaig Gölü´ne yönelmeden önce Ness Gölü´nden 400 m. yükseklikte bir yokuş vardır. Tepeyi çıktım ve sağıma baktığımda gölün durgun, cam gibi olduğunu görünce fotoğraflamaya karar verdim. Uygun yeri ayarladım, yaklaşık 4 km. ötedeki Urquart Sarayı´na kadar olan panoromayı görüntüleyecektim. Rüzgarsız, açık bir gündü, objektifi ayarlarken, suların üstünde yavaş yavaş ilerleyen gemi izine benzer birşeyin gittiğini gördüm, gölün tam ortasında, izin arkasında kayığa benzer bir şey vardı ama kımıldamıyordu ve çevrede de başka bir kayık veya turist botu görülmüyordu, o orada birkaç fotoğraf çektim. İçime bir korku düştü çünkü cisim gidiyordu, daha yaklaşabilmek amacıyla aşağıya doğru epey koştum ama kıyıya hakim bir yere yaklaşamıyordum daha çok mesafe vardı. Gölün akıntısı kuzeybatıdan güneydoğuya doğrudur ama sudaki kuzeye doğru gidiyordu, göründüğü kadarıyla yürüme hızında ilerliyordu, kımıldamayan boş kayık ile karışılaştırılırsa sudaki iz, kayığa göre 2-2.5 m. genişlikte olmalıydı. Bulunduğum son noktadan makinenin zoomunu ayarlayarak bir kez daha baktım, suyu bölen siyah birşey vardı, tuhaf alışılmamış birşeydi ve anladım ki bu bir gemi izinden çok farklı bir izdi. Yıllardır balık avlarım ve gölde yüzen herşeyi tanır ve uzaklardan ayırd edebilirim. Az rüzgarlı havalarda bile sudaki nesneleri anlayabilirim ve o gün hiç rüzgar yoktu ve de su kıpırtısızdı. O anda, genişlikleri 2-3 m. arasında olan üç nesneyi veya çıkıntıyı fark ettim ve kaybolmadan önce beş resim çektim. Sonra hemen aşağıda, bir turist otobüsünün durduğunu gördüm, içinde Alman ve Hollandalı turistler vardı. Onlar da gölü işaret ediyorlardı. Daha sonra kıyıda bulunan bir grup Kanadalı turistin de, cismi kameralarıyla görüntülediklerini öğrendim."
"Gölde dev birşey yüzüyordu."
Ertesi gün bölgedeki gazeteciler, Kanadalı turistlerden Ron Davies´le görüştüler, Davies önceki gün öğleden sonra eşiyle beraber kıyıda bir saat kadar piknik yaptıklarını anlatıyor ve şöyle diyordu; "Herşey sakindi, birden kıyıya dalgalar vurmaya başladı, gölün ortasında birşey yüzüyordu, kayık, gemi benzeri bir araç ortada yoktu. Saat tam 13:00´dü, kameramla görüntüyü aldım ama açıkçası pek fazla üzerinde de durmadım, ta ki siz gelip Nessie´yi hatırlatana kadar, çünkü efsanelere inanmıyorum ama sudaki o iz alışılmış birşey değildi." Buna karşın, Davies inanmasa dahi, Ness Gölü´nde yaşayanlar için canavar Nessie bulunmaz bir nimettir çünkü bölgeye sayısız turist çekmekte ve ticari potansiyeli arttırmaktadır. Ama ilginçtir ki, yöre halkı Nessie´ye pek inanmamaktadır, yine de içlerinde ilginç olaylar yaşayanlar da yok değil; bunlardan birisi de Michelle Smith´di; "Sekiz yaşımdayken, Ness Gölü kıyısındaki İnverness´e yakın olan Dalchreichart´da yaşıyordum, hergün okul otobüsüyle gölün yanından geçerdim, gölün bir gizemi vardı, her yaz otobüsler dolusu turist gelirdi ve bazen de okul otobüsümüzde turistlerle beraber gider gelirdik, bir gün okula giderken otobüsdeki çocuklar birden "Nessie" diye bağrıştılar ve turistler hemen resimler çekmeye başladı. Evet, su da birşey gidiyordu ama neydi? Her söylentiye inanmıyorum ve turistlerin çok saf olduklarını görüyorum, herşeye inanıyorlar. Buna karşın, yıllar önce bir Şubat gecesinde bir arkadaşım ve babasıyla beraber arabayla eve dönerken, gölde yaklaşık 100 m. uzaklıkta, 8-10 m. uzunluğunda ters dönmüş bir kayığa benzeyen bir şeyin suda gittiğini gördük, arkadaşımın babasından durmasını istedik ama o aldırmadı ve boşverin, diyerek yola devam etti. Ertesi gün yine oraya gittim ama suda duran kayık gib birşey yoktu, hatta yakında bile yoktu. Sonra bir korucu suda gece giden bir teknenin muhakkak ışıklarının açık olması gerektiğini söyledi. Bunu hiç unutmuyorum, orada büyük ve canlı birşey vardı ve gidiyordu ama neydi? Şimdi artık Nessie´nin olabileceğine inanıyorum."
"Nessie bir yumuşakçadır ve kalıntısı olmaz."
Northumberland´da bulunan Ness Haberleşme Servisi´nin işi sorulara cevap vermektir. En çok sorulan iki soruya şöyle cevap veriyorlar; Nessie büyüklüğündeki bir yaratık bu kadar küçük bir gölde nasıl beslenebilir ve neden bu yaratığın benzerlerinin ve atalarının kalıntıları bulunamıyor? Deniz radarı ölçümlemelerine göre, su altı yaratıklarının önemli bir kısmı, daha büyük bir hayvan tarafından yendikleri için azalmıştır. Eldeki araçlar, gölün sadece genel yapısını incelemiş, kenarlarını, tüm tabanını ve girintilerini çıkıntılarını incelememiştir. Ölçümlerde yılan balıklarının gittikçe artmakta olduğu da görüldü. Daha önce ölmüş yaratık artıklarının bulunamamasını Servis, gölün suyunun aşırı soğukluğuna ve derinliğinin tahminlerin çok ötesinde olmasına bağlıyor. Ayrıca da, Nessie tipi dev bir yaratığın ölüsünü parçalayabilecek başka büyük canlılar da gölde bulunmuyor. Yazar Ted Holliday, Nessie´yi bir tarih öncesi canavar olarak tanımlıyor ve türünün Tullimonstrum dönemi sonrasındaki dev yumuşakça olduğunu belirtiyor. Bu dev yumuşakçaların, dipteki kum birikintilerinin içindeki besinlerle beslendiklerini ve öldüğü zaman da iskeleti olmadığı için kalıntı bırakmadan yumuşak doku olarak dağılacağını da ekliyor. Kim ne derse desin, Nessie ve Ness Gölü efsanesi hala sürüyor, eğer Titanik´e ulaşan, 10.000 m. derinliğe gözlem aygıtları yollayabilen teknoloji bir gün Ness Gölü´ne dikkatlerini çevirirse ortaya muhakkak birşeyler çıkacaktır. Ama acaba yöre halkı ve ticari çevreler bunu isteyecek midir? Çünkü birçoklarına göre, efsanelerin basit açıklamalarla sona ermeleri, pek hoş değildir.
Van gölü´nden önce Nessie vardi
Loch Ness gölü´nün büyüklüğü 5260 hektar, buzlu dağların vadilerinden gelen nehirlerle besleniyor. Suyunun güzelliği ile ünlü. İnverness Bölgesi’nin çok önemli bir özelliği daha var, burada bulunan yüzlerce göl yeraltı tünelleri ve su kanallarıyla birbirine bağlı. Bu gerçek ortaya bir başka düşünce çıkarıyor. Acaba Nessie gölden göle geçerek dolaşıyor muydu? Belki de bu yüzden sürekli görülemiyordu. Sayısız kez su yüzeyinin hemen altında kütlesel hareketlerin başladığı belirlendi. Hem de sismik cihazlar aracılığı ile tesbit edildi ama Nessie bir daha görülemedi. Bu arada 15.Yüzyıl’da çizilmiş şövalyelere ait bazı çizimler ortaya çıktı ve bunların birinde Loch Ness’de bulunduğu belirtilen bir deniz ejderhası resmedilmişti. Öyleyse, efsane çok eskiydi.
"Sahile doğru geliyordu"
MS 565´e kadar geri dönüyoruz, canavardan ilk söz eden kişi İrlandalı Aziz Columba´ydı. Aziz Columba sandalla karşı sahile geçerken canavar suların içinden yükseldi, ağzı açıktı ve kükrüyordu. Böylece 1400 yıllık bir efsane başlıyordu, yüzyıllar boyunca öğretmenler, denizciler, rahipler, bir Nobelli bilim adamı, muhasebeciler ve daha sayısız inandırıcı tanık...Tümü Loch Ness Gölü´nün canavarını gördüler ve anlattılar. Yüzyılımızda zoologlar ve doğa bilimciler onu görmek için çok çaba gösterdiler ama Loch Ness Canavarı´nı daha onu aramayanlar gördü. Örneğin, bir ormancı olan Lachlan Stuart 1951 yılında bir sabah erken saatlerde ineğinden süt sağarken, gözü göle ilişti. Suyun üzerinde üç büyük kambur vardı, hareket ediyordu ve sahile doğru geliyordu. Stuart eve koşarak, fotoğraf makinesini ve bir yakınını yanına alarak geri döndü ve canavar yok olmadan önce tek bir kare resim çekebildi. Bu fotoğraf daha sonra diğer fotoğrafların yanında yerini alacaktı. 1960´da fotoğrafçı Tim Dinsdale ilk hareketli filmi çekti, kendisi bir havacılık mühendisiydi, göl kıyısındaki küçük bir teknede yaşıyordu.
Bir garip fotoğrafçı
1961 yılında BBC Radyosu Loch Ness Gölü’nde, dev bir deniz yılanının görüldüğü haberini verince büyük olay başladı.1970 yılına kadar birçok kez Nessie´yi görenler oldu ve hala tartışılan fotoğraflar, filmler çekildi. Ama henüz uzmanlar ortaya çıkmamıştı. Derken 1971´de bir bomba patladı; Lenny adlı bir fotoğrafçının Loch Ness’de çektiği birkaç makara film Daily News Gazetesi’ne verilmişti. Filmler banyo edildikten sonra bir tarafta unutuldu; ta ki bir zaman sonra Doc Shiels adlı bir editörün eline geçinceye kadar. Shiels, filme baktığında Nessie´nin çok belirgin fotoğraflarının çekilmiş olduğunu gördü. Bir tanesini banyo etti ve ortaya dünyaca ünlü fotoğraf çıktı. İşte gizem ve modern mit bu noktada başladı; Önce çektiği fotoğrafları bir köşeye atan fotoğrafçı Lenny arandı ama bulunamadı. Üstelik adamı kimse tanımıyordu. Tek bilinen şey kırk yılda bir gazeteye çektiği fotoğrafları getirip bıraktığı ve bir zaman sonra yine gelip parasını istediğiydi. Hiçkimse nerede oturduğunu bilmiyordu; Lenny bir daha hiç gelmedi ve asla bulunamadı, neyi gördüğü ise kendisine sorulamadı. Ardından fotoğraflar gazete arşivinden yokoldu, ortalık birbirine girdi ama sonuç yoktu, negatifler ve basılı resimlerin bulunduğu zarf sanki uçmuştu. Aynen çok belirgin olduğu söylenen bazı UFO veya uzaylı filmlerinin kaybolmaları olaylarında olduğu gibi...Geriye sadece resimleri ilk bulan Shiels´in elindeki fotoğraf kalmıştı. Ne olmuştu? Gizem hala çözülmüş değil, ama Nessie artık iyice efsane olmuştu. 1961 yılında Loch Ness Fenomenini Araştırma Bürosu kuruldu. İki doğabilimci, bir parlamento üyesi biraraya gelerek büroyu organize ettiler. O güne kadar elde edilen herşeyi tüm dokümantasyonu toplayıp, biraraya getirdiler. Bu olay ciddi bir araştırma döneminin başlangıcıydı.
Bilim Nessie´yi kabul ediyor.
1960´da garip bir olay daha yaşandı, 15 metrelik Finola Yatı gölde dolaşırken, geceyarısı birdenbire sarsıldı. Yattakiler suya baktıklarında suların yükselip alçaldığını ve yüzeyin hemen altında büyük bir cismin hareket ettiğini gördüler. Teknenin altında birşey vardı ve canlıydı. Sonra birden herşey sakinleşti. Kimse ne olduğunu anlayamamıştı. Finola olayı kayıtlara geçen en önemli olay oldu. Ama hemen ardından yapılan araştırmalar sonuç vermedi; Nessie yoktu. 1969´da modern cihazlarla donatılmış Pisces ve sonarı olan tek kişilik Viperfish denizaltıları gölü olabildiğince taradılar. Önceleri birşey bulunamadı ama Pisces, Urquhart Şatosu´nun kıyısından geçerken derinliğin değiştiğini farketti. Dalış yapılınca dev bir su altı mağarasının varlığı bulundu. İçine girmek mümkün değildi. Burası Nessie´nin evi miydi? Belki ama o yoktu, sonra efsanenin sonu diye bir açıklama yapılarak araştırmadan vaz geçildi. Ekim 1975´de doğabilimci Sir Peter Scott canavarın varolduğunu açıklayınca ortalık yine karıştı. ABD´den Massachusetts Araştırmalı Bilimler Akademisi Başkanı Akademi´den Robert Rines, 16 mm´lik bir sualtı kamerasıyla her 75 saniyede bir çekim yaparak gölü taradı. Ama yine Nessie´ye raslanmadı.
Bu arada İngiltere Hükümeti, Vahşi Hayvanları Koruma Yasası´nı uygulayarak Nessie´yi koruma aldığını ilan etti. Yine 1975 yılında, Amerika´da Boston´da bulunan Bilimler Akademisi’nden gelen uzmanlar foto-sonar tekniği ile çektikleri su altı fotoğraflarını bilgisayar aracılığı ile resimlediler ve bir bomba daha patladı; teknoloji bir yaratığı yakalamıştı. Nessie vardı ve yaşıyordu... Aynı yıl ünlü "National Geographic Society" bir araştırma düzenledi. Sonarla tüm göl tarandı ama birşey bulunamadı fakat gölde balık sayısının çok az olduğu görüldü. Uzmanlara göre gizemli Nessie dinozorlar çağından kalma bir Plesiosaur´du ama nasıl ve nerede yaşıyordu? Fakat, daha öteye gidilemedi. Sir Peter Scott´a göre Nessie balıkla besleniyordu ve 70 milyon yıllık bir canlıydı.
Nessie yakalanıyordu ama para yetmedi...
1987 yılında, 24 motorlu tekneden oluşan bir filo sonarlarla gölü tarayarak araştırdılar. Araştırma sırasında, 60 metre derinlikte hareket eden büyük bir cismin varlığı saptandı. Ya Nessie bulunmuştu ya da dev bir fok oradaydı. Ama araştırma sürdürülemedi, o ana kadar yaklaşık 1 milyon Pound harcanmıştı, ötesi finanse edilemedi. Gizem çözülememişti. Aslında Nessie tek değildi. Kuzey İskoçya´nın başka göllerinden de canavar ihbarları uzun zamandır gelmekte. Gairloch ve Cromarty´de ormanlarda yaşayan gri renkli dev bir yaratıktan söz ediliyordu, hatta üç adam saldırıya uğramışlardı. Bir diğer göl olan Loch Morar´da olduğu söylenen Mhorag, tariflere göre, bir fil biçiminde, 9 metre uzunluğunda, dört kamburu olan, yılan başlı, dört ayaklı bir yaratıktır. İrlanda´da da göl canavarları bölgesel folkörün bir parçasıdır, bu geleneksel inanç, İskandinavya´da, İzlanda´da ve hatta ABD´de de British Columbia kıyılarında da görülür. Tüm bunları harita üzerinde işaretlerseniz bir canavar kuşağının oluştuğunu görürsünüz. Kısacası Loch Ness´in Nessie´si yanlız değildir, binlerce yıllık bir inancın belki de yaşayan bir simgesidir. Ama bu kuşağın içine ne yazık ki Van Gölü girmiyor tabii ortada bir gramlık gerçek varsa...
Aradan yıllar geçti, sayısız araştırma yapıldı, su altı araçları indirildi, balık adamlar gölün hemen her tarafını taradılar ama birşey yoktu. Nessie yine kayıplara karışmıştı. O günden beri Nessie görülmedi, şimdi Loch Ness’deki Nessie Araştırma Kurumu hala çalışıyor, birçok turistik reyon var ve Loch Ness dünyanın en çok turist çeken yerleri arasında ilk ona giriyor. Nessie uzmanların ulaştığı sonuçlara göre vardı, şimdi yok veya bir başka yerde ya da dev yeraltı tünellerinin birisinde ölüp kaldı. Bir başka ihtimal daha akla gelmiyor değil, eğer uydurma değilse ve çok küçücük bir doğruluk payı varsa Nessie acaba Van Gölü’nde mi! Dünya sayısız gizemle dolu, ama ortaya iki sonuç çıkıyor; birincisi alışılmışın ötesinde her an her şey olabilir; ikincisi ise, batının turizm konusundaki inanılmaz başarısı; oysa Anadolu’muz da neler yok ki? Görmesini ve kullanmasını bilene...
Ness Gölü´nden haber var; daha da doğrusu Nessie´den haber var; İskoçya Göller Bölgesinde İnverness´de öğretmenlik yapan Austin Hepburn pop-canavarı gördüğünü ve fotoğraflarını çektiğini söylüyor. İşte genç öğretmenin anlattıkları;
"Gölde dev birşey yüzüyordu."
Ertesi gün bölgedeki gazeteciler, Kanadalı turistlerden Ron Davies´le görüştüler, Davies önceki gün öğleden sonra eşiyle beraber kıyıda bir saat kadar piknik yaptıklarını anlatıyor ve şöyle diyordu; "Herşey sakindi, birden kıyıya dalgalar vurmaya başladı, gölün ortasında birşey yüzüyordu, kayık, gemi benzeri bir araç ortada yoktu. Saat tam 13:00´dü, kameramla görüntüyü aldım ama açıkçası pek fazla üzerinde de durmadım, ta ki siz gelip Nessie´yi hatırlatana kadar, çünkü efsanelere inanmıyorum ama sudaki o iz alışılmış birşey değildi." Buna karşın, Davies inanmasa dahi, Ness Gölü´nde yaşayanlar için canavar Nessie bulunmaz bir nimettir çünkü bölgeye sayısız turist çekmekte ve ticari potansiyeli arttırmaktadır. Ama ilginçtir ki, yöre halkı Nessie´ye pek inanmamaktadır, yine de içlerinde ilginç olaylar yaşayanlar da yok değil; bunlardan birisi de Michelle Smith´di; "Sekiz yaşımdayken, Ness Gölü kıyısındaki İnverness´e yakın olan Dalchreichart´da yaşıyordum, hergün okul otobüsüyle gölün yanından geçerdim, gölün bir gizemi vardı, her yaz otobüsler dolusu turist gelirdi ve bazen de okul otobüsümüzde turistlerle beraber gider gelirdik, bir gün okula giderken otobüsdeki çocuklar birden "Nessie" diye bağrıştılar ve turistler hemen resimler çekmeye başladı. Evet, su da birşey gidiyordu ama neydi? Her söylentiye inanmıyorum ve turistlerin çok saf olduklarını görüyorum, herşeye inanıyorlar. Buna karşın, yıllar önce bir Şubat gecesinde bir arkadaşım ve babasıyla beraber arabayla eve dönerken, gölde yaklaşık 100 m. uzaklıkta, 8-10 m. uzunluğunda ters dönmüş bir kayığa benzeyen bir şeyin suda gittiğini gördük, arkadaşımın babasından durmasını istedik ama o aldırmadı ve boşverin, diyerek yola devam etti. Ertesi gün yine oraya gittim ama suda duran kayık gib birşey yoktu, hatta yakında bile yoktu. Sonra bir korucu suda gece giden bir teknenin muhakkak ışıklarının açık olması gerektiğini söyledi. Bunu hiç unutmuyorum, orada büyük ve canlı birşey vardı ve gidiyordu ama neydi? Şimdi artık Nessie´nin olabileceğine inanıyorum."
"Nessie bir yumuşakçadır ve kalıntısı olmaz."
Northumberland´da bulunan Ness Haberleşme Servisi´nin işi sorulara cevap vermektir. En çok sorulan iki soruya şöyle cevap veriyorlar; Nessie büyüklüğündeki bir yaratık bu kadar küçük bir gölde nasıl beslenebilir ve neden bu yaratığın benzerlerinin ve atalarının kalıntıları bulunamıyor? Deniz radarı ölçümlemelerine göre, su altı yaratıklarının önemli bir kısmı, daha büyük bir hayvan tarafından yendikleri için azalmıştır. Eldeki araçlar, gölün sadece genel yapısını incelemiş, kenarlarını, tüm tabanını ve girintilerini çıkıntılarını incelememiştir. Ölçümlerde yılan balıklarının gittikçe artmakta olduğu da görüldü. Daha önce ölmüş yaratık artıklarının bulunamamasını Servis, gölün suyunun aşırı soğukluğuna ve derinliğinin tahminlerin çok ötesinde olmasına bağlıyor. Ayrıca da, Nessie tipi dev bir yaratığın ölüsünü parçalayabilecek başka büyük canlılar da gölde bulunmuyor. Yazar Ted Holliday, Nessie´yi bir tarih öncesi canavar olarak tanımlıyor ve türünün Tullimonstrum dönemi sonrasındaki dev yumuşakça olduğunu belirtiyor. Bu dev yumuşakçaların, dipteki kum birikintilerinin içindeki besinlerle beslendiklerini ve öldüğü zaman da iskeleti olmadığı için kalıntı bırakmadan yumuşak doku olarak dağılacağını da ekliyor. Kim ne derse desin, Nessie ve Ness Gölü efsanesi hala sürüyor, eğer Titanik´e ulaşan, 10.000 m. derinliğe gözlem aygıtları yollayabilen teknoloji bir gün Ness Gölü´ne dikkatlerini çevirirse ortaya muhakkak birşeyler çıkacaktır. Ama acaba yöre halkı ve ticari çevreler bunu isteyecek midir? Çünkü birçoklarına göre, efsanelerin basit açıklamalarla sona ermeleri, pek hoş değildir.
Van gölü´nden önce Nessie vardi
Loch Ness gölü´nün büyüklüğü 5260 hektar, buzlu dağların vadilerinden gelen nehirlerle besleniyor. Suyunun güzelliği ile ünlü. İnverness Bölgesi’nin çok önemli bir özelliği daha var, burada bulunan yüzlerce göl yeraltı tünelleri ve su kanallarıyla birbirine bağlı. Bu gerçek ortaya bir başka düşünce çıkarıyor. Acaba Nessie gölden göle geçerek dolaşıyor muydu? Belki de bu yüzden sürekli görülemiyordu. Sayısız kez su yüzeyinin hemen altında kütlesel hareketlerin başladığı belirlendi. Hem de sismik cihazlar aracılığı ile tesbit edildi ama Nessie bir daha görülemedi. Bu arada 15.Yüzyıl’da çizilmiş şövalyelere ait bazı çizimler ortaya çıktı ve bunların birinde Loch Ness’de bulunduğu belirtilen bir deniz ejderhası resmedilmişti. Öyleyse, efsane çok eskiydi.
"Sahile doğru geliyordu"
MS 565´e kadar geri dönüyoruz, canavardan ilk söz eden kişi İrlandalı Aziz Columba´ydı. Aziz Columba sandalla karşı sahile geçerken canavar suların içinden yükseldi, ağzı açıktı ve kükrüyordu. Böylece 1400 yıllık bir efsane başlıyordu, yüzyıllar boyunca öğretmenler, denizciler, rahipler, bir Nobelli bilim adamı, muhasebeciler ve daha sayısız inandırıcı tanık...Tümü Loch Ness Gölü´nün canavarını gördüler ve anlattılar. Yüzyılımızda zoologlar ve doğa bilimciler onu görmek için çok çaba gösterdiler ama Loch Ness Canavarı´nı daha onu aramayanlar gördü. Örneğin, bir ormancı olan Lachlan Stuart 1951 yılında bir sabah erken saatlerde ineğinden süt sağarken, gözü göle ilişti. Suyun üzerinde üç büyük kambur vardı, hareket ediyordu ve sahile doğru geliyordu. Stuart eve koşarak, fotoğraf makinesini ve bir yakınını yanına alarak geri döndü ve canavar yok olmadan önce tek bir kare resim çekebildi. Bu fotoğraf daha sonra diğer fotoğrafların yanında yerini alacaktı. 1960´da fotoğrafçı Tim Dinsdale ilk hareketli filmi çekti, kendisi bir havacılık mühendisiydi, göl kıyısındaki küçük bir teknede yaşıyordu.
Bir garip fotoğrafçı
1961 yılında BBC Radyosu Loch Ness Gölü’nde, dev bir deniz yılanının görüldüğü haberini verince büyük olay başladı.1970 yılına kadar birçok kez Nessie´yi görenler oldu ve hala tartışılan fotoğraflar, filmler çekildi. Ama henüz uzmanlar ortaya çıkmamıştı. Derken 1971´de bir bomba patladı; Lenny adlı bir fotoğrafçının Loch Ness’de çektiği birkaç makara film Daily News Gazetesi’ne verilmişti. Filmler banyo edildikten sonra bir tarafta unutuldu; ta ki bir zaman sonra Doc Shiels adlı bir editörün eline geçinceye kadar. Shiels, filme baktığında Nessie´nin çok belirgin fotoğraflarının çekilmiş olduğunu gördü. Bir tanesini banyo etti ve ortaya dünyaca ünlü fotoğraf çıktı. İşte gizem ve modern mit bu noktada başladı; Önce çektiği fotoğrafları bir köşeye atan fotoğrafçı Lenny arandı ama bulunamadı. Üstelik adamı kimse tanımıyordu. Tek bilinen şey kırk yılda bir gazeteye çektiği fotoğrafları getirip bıraktığı ve bir zaman sonra yine gelip parasını istediğiydi. Hiçkimse nerede oturduğunu bilmiyordu; Lenny bir daha hiç gelmedi ve asla bulunamadı, neyi gördüğü ise kendisine sorulamadı. Ardından fotoğraflar gazete arşivinden yokoldu, ortalık birbirine girdi ama sonuç yoktu, negatifler ve basılı resimlerin bulunduğu zarf sanki uçmuştu. Aynen çok belirgin olduğu söylenen bazı UFO veya uzaylı filmlerinin kaybolmaları olaylarında olduğu gibi...Geriye sadece resimleri ilk bulan Shiels´in elindeki fotoğraf kalmıştı. Ne olmuştu? Gizem hala çözülmüş değil, ama Nessie artık iyice efsane olmuştu. 1961 yılında Loch Ness Fenomenini Araştırma Bürosu kuruldu. İki doğabilimci, bir parlamento üyesi biraraya gelerek büroyu organize ettiler. O güne kadar elde edilen herşeyi tüm dokümantasyonu toplayıp, biraraya getirdiler. Bu olay ciddi bir araştırma döneminin başlangıcıydı.
Bilim Nessie´yi kabul ediyor.
1960´da garip bir olay daha yaşandı, 15 metrelik Finola Yatı gölde dolaşırken, geceyarısı birdenbire sarsıldı. Yattakiler suya baktıklarında suların yükselip alçaldığını ve yüzeyin hemen altında büyük bir cismin hareket ettiğini gördüler. Teknenin altında birşey vardı ve canlıydı. Sonra birden herşey sakinleşti. Kimse ne olduğunu anlayamamıştı. Finola olayı kayıtlara geçen en önemli olay oldu. Ama hemen ardından yapılan araştırmalar sonuç vermedi; Nessie yoktu. 1969´da modern cihazlarla donatılmış Pisces ve sonarı olan tek kişilik Viperfish denizaltıları gölü olabildiğince taradılar. Önceleri birşey bulunamadı ama Pisces, Urquhart Şatosu´nun kıyısından geçerken derinliğin değiştiğini farketti. Dalış yapılınca dev bir su altı mağarasının varlığı bulundu. İçine girmek mümkün değildi. Burası Nessie´nin evi miydi? Belki ama o yoktu, sonra efsanenin sonu diye bir açıklama yapılarak araştırmadan vaz geçildi. Ekim 1975´de doğabilimci Sir Peter Scott canavarın varolduğunu açıklayınca ortalık yine karıştı. ABD´den Massachusetts Araştırmalı Bilimler Akademisi Başkanı Akademi´den Robert Rines, 16 mm´lik bir sualtı kamerasıyla her 75 saniyede bir çekim yaparak gölü taradı. Ama yine Nessie´ye raslanmadı.
Bu arada İngiltere Hükümeti, Vahşi Hayvanları Koruma Yasası´nı uygulayarak Nessie´yi koruma aldığını ilan etti. Yine 1975 yılında, Amerika´da Boston´da bulunan Bilimler Akademisi’nden gelen uzmanlar foto-sonar tekniği ile çektikleri su altı fotoğraflarını bilgisayar aracılığı ile resimlediler ve bir bomba daha patladı; teknoloji bir yaratığı yakalamıştı. Nessie vardı ve yaşıyordu... Aynı yıl ünlü "National Geographic Society" bir araştırma düzenledi. Sonarla tüm göl tarandı ama birşey bulunamadı fakat gölde balık sayısının çok az olduğu görüldü. Uzmanlara göre gizemli Nessie dinozorlar çağından kalma bir Plesiosaur´du ama nasıl ve nerede yaşıyordu? Fakat, daha öteye gidilemedi. Sir Peter Scott´a göre Nessie balıkla besleniyordu ve 70 milyon yıllık bir canlıydı.
Nessie yakalanıyordu ama para yetmedi...
1987 yılında, 24 motorlu tekneden oluşan bir filo sonarlarla gölü tarayarak araştırdılar. Araştırma sırasında, 60 metre derinlikte hareket eden büyük bir cismin varlığı saptandı. Ya Nessie bulunmuştu ya da dev bir fok oradaydı. Ama araştırma sürdürülemedi, o ana kadar yaklaşık 1 milyon Pound harcanmıştı, ötesi finanse edilemedi. Gizem çözülememişti. Aslında Nessie tek değildi. Kuzey İskoçya´nın başka göllerinden de canavar ihbarları uzun zamandır gelmekte. Gairloch ve Cromarty´de ormanlarda yaşayan gri renkli dev bir yaratıktan söz ediliyordu, hatta üç adam saldırıya uğramışlardı. Bir diğer göl olan Loch Morar´da olduğu söylenen Mhorag, tariflere göre, bir fil biçiminde, 9 metre uzunluğunda, dört kamburu olan, yılan başlı, dört ayaklı bir yaratıktır. İrlanda´da da göl canavarları bölgesel folkörün bir parçasıdır, bu geleneksel inanç, İskandinavya´da, İzlanda´da ve hatta ABD´de de British Columbia kıyılarında da görülür. Tüm bunları harita üzerinde işaretlerseniz bir canavar kuşağının oluştuğunu görürsünüz. Kısacası Loch Ness´in Nessie´si yanlız değildir, binlerce yıllık bir inancın belki de yaşayan bir simgesidir. Ama bu kuşağın içine ne yazık ki Van Gölü girmiyor tabii ortada bir gramlık gerçek varsa...
Aradan yıllar geçti, sayısız araştırma yapıldı, su altı araçları indirildi, balık adamlar gölün hemen her tarafını taradılar ama birşey yoktu. Nessie yine kayıplara karışmıştı. O günden beri Nessie görülmedi, şimdi Loch Ness’deki Nessie Araştırma Kurumu hala çalışıyor, birçok turistik reyon var ve Loch Ness dünyanın en çok turist çeken yerleri arasında ilk ona giriyor. Nessie uzmanların ulaştığı sonuçlara göre vardı, şimdi yok veya bir başka yerde ya da dev yeraltı tünellerinin birisinde ölüp kaldı. Bir başka ihtimal daha akla gelmiyor değil, eğer uydurma değilse ve çok küçücük bir doğruluk payı varsa Nessie acaba Van Gölü’nde mi! Dünya sayısız gizemle dolu, ama ortaya iki sonuç çıkıyor; birincisi alışılmışın ötesinde her an her şey olabilir; ikincisi ise, batının turizm konusundaki inanılmaz başarısı; oysa Anadolu’muz da neler yok ki? Görmesini ve kullanmasını bilene...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder