Gelecekte insanlar akıllara hayret verecek şeylerle karşılaşacaklardır. Kutuplardaki buz yığınları atom kuvvetiyle eritilecek, milyonlarca dönüm verimli arazi dünyaya katılacak. İnsanlara göklere tamamen hâkim olacak. Mevsimlerin seyri değiştirilecek ve çöller birer bahçe haline getirilecek. Gezegenlere yolculuk başlayacak ve insanlar Merkür’e Venüs’e gitmek için planlar kuracaklar. Sürekli barışı sağlamak için merkezi Amerika’da olmak üzere bir dünya devleti kurulacak.
Tanınmış bir bilgin tarafından söylenmiş olsa bile bugün böyle tahminlerdeki isabet derecesine inanmak zordur. Fakat bu tahminlerde bulunan böyle bir kişinin daha s,dünyamız bir keşif ve icat merkezi olmadan önce birçok şeyleri bildiği göz önünde bulundurulursa iş değişir. Bu adam daha televizyon icat edilmeden 50 yıl önce ondan bahsetmiş ilk atom bombası imal edilmesen önce o meseleyi ele almış ve Wright kardeşler henüz uçurtma uçurduğu zamanlar müthiş süratli uçaklardan söz açmıştı.
Bugün birçok dillerde “Jules Verne gibi her şeyi biliyor” sözü mevcuttur. Herhangi bir şey keşif veya icat edildiği zaman vaktiyle Vernenin onsan bahsetmiş olduğundan emin olabilirsiniz. Onun kitaplarının sayfaları arasında saklı hakikatler uzun zamandan beri bütün dünyayı hayretler içinde bırakmaktadır.
Jules Verne'nin kehanetleri o derece isabetlidir ki onun 1828 yılında henüz sinema, radyo televizyon, uzak, hatta otomobil icat edilmeden doğduğuna inanmak zordur. Verne atom enerjisinden bahsettiği zaman ne Curie Radyumu keşfetmeye koyulmuş ne de Marconi hava aracılığı ile haber göndermeyi hayalinden geçirmişti. Oysaki Verne tam bir isabetle birçok keşif ve icatları önceden sezmişti.
Örneğin ilk olarak Palomar Tepesindeki teleskopu ele alalım. Bu devasa teleskop bugün meçhul âlemlerin sırrını çözmek için kullanılmaktadır. Bunu meydana getirmek için yıllarca uğraşmak gerekmiştir. Oysaki Jules Verne böyle bir teleskoptan uzun zaman önce bahsettiğinden bu yeni fikir sayılmaz.
Palomar teleskopu inşa edilmeden 75 yıl önce o bir süper teleskoptan bahsetmiş ve halkı, hayretler içinde bırakmıştı. Bugün k devasa teleskopla onun bahsettiği teleskop arasında büyük benzerlik vardır.
Bugün dev uçaklar havalarda uçmakta helikopterler herkesin ilgisini çekmektedir. Fakat Verne hayatta olsaydı buna hiç de şaşırmazdı. Zira o hayatta iken çevresindekilere geleceğin uçan makinelerde olduğunu söylüyordu.
Halk havada ağır bir makinenin uçabileceğine inanmadığı için onunla alay ediyordu. Vernenin hayalinde yaşattığı uçak aşağı yukarı sağa ve sola hareket edebilen helikopterdi. Son yıllarda kimyagerler kâğıdı en şaşılacak madde olan maddelerden biri olan plastiği elde etmek için kullanmaya başlamışlardır. Yarım yüzyıl kadar önce bilim adamları kâğıdın yumuşak ve çürük olduğunu sanıyorlardı. Oysa Verne aksi kanıdaydı. O kâğıdın oldukça sağlam bir madde olabileceğini söylüyordu.
Verne zamanında radyodan da bahsetmişti. 1889 yılında o odalarında oturup televizyonlarını seyreden insanlardan bahsettiğinde bunları okuyan Amerikan halkı şaşkına dönmüştü. Vernenin “Phonotelephote” adını verdiği aletle bir insanın telefonda konuştuğu kişinin yüzünü görmesi mümkün olacaktı.
Vernenin yaşamı zıtlıklarla doludur. Kendisi bir bilim adamı olmadığı halde onun yazıları bilimsel kehanetin birer harikasıdır. O büyük seyahatlere çıkmamasına rağmen ömründe hiç görmediği yerleri harikulade bir şekilde tasvir etmiştir.
Jules Verne bir Fransız vatandaşıydı. 1928 yılında Paris’te çıkan bir gazete onun Olschewitz adlı bir Polonyalı olduğunu iddia etmişse de Verne 1905 yılında öldüğü için bu mesele kapanmıştır.
Verne 1850 yılında henüz gençken bir yazar olmak istiyordu. Fakat onun yazdığı romantik piyesler ve şiirler beğenilmediği için bir baloncu ile anlaşarak balonculuğun tarihi hakkında bir eser hazırlamaya karar vermişti. Kendisi gece gündüz çalışarak birkaç ay içinde bu eser tamamlamıştı.
Bunun üzerine kitabı Pierre Hetzel adlı bir kitapçıya götürmüş ve o da bu eserin daha genişletilmesini ileri sürerek onu atlatmıştı. Kitapçıya çok içerleyen Verne yazdığı kitabı yakmıştı. Yanan kitabın külleri arasından “balon içinde beş hafta” adlı hikâye doğmuştu.
Kitapçı bu hikayeyi büyük bir ilgi ile okumuş ve satılacağına kanı getirmişti. Bunun üzerine Hetzel ile 20 yıl süreyle her iki kitap yazmak ve her birine 10.000 frank ödenmek üzere bir anlaşma yapmıştı.
Vernenin kitabının birinci baskısı birkaç gün içinde tükenince Hetzel bile buna hayret etmişti. Bu sırada Nadar adlı bir havacı devasa bir balon inşasına bağlayınca Vernenin kitabının satışı büsbütün arttı. Birkaç ay sonra “kaptan Hatteras’ın Maceraları” bir mecmuada yayımlanmaya başladı. Bu kitapta Verne Kuzey Kutbu keşfedilmeden 50 yıl önce bu olaydan bahsediyordu. Bundan sonra Verne “dünyanın merkezine seyahat ”adlı eserini yazdı. Bunu “dünyadan aya” kitabı takip etti.
45 yıl süreyle Verne satış rekorları kıran birçok eserler yazdı. Fakat Verne diğer kitapçılardan gelen parlak teklifleri de reddederek sonuna kadar Hetzel ile çalıştı. Bu sayede ikisi de iyice zengin oldular.
Vernenin hikâyeleri o kadar inandırıcıdır ki bilim adamları bile bunların üzerinde uzun uzun düşünmüşlerdir. Marconi bir gün Vernenin kendisine büyük yardımı olduğunu açıklamıştı. denizaltı, gemileri icat eden Simon Lake ise bu hususta Verne’den ilham aldığını açıkça söylemişti.
William Beebe ve August Piccard da Vernenin kendilerine yardımı dokunduğunu bizzat gözlemlemişlerdir. Verne atom enerjisinden bahsettiği halde atom bombasını hatırından hiç geçirmemiştir. Fakat o, insanların yeni makineler icat etmeye devam ederlerse bir gün kendi makinelerinin kurbanı olacağını söylemişti.
Verne atom enerjisinin kutuplardaki buzları eritmek için hayırlı işlerde kullanılabileceğine inanıyordu. Bütün bu açıklamalar onun ne büyük bir dahi olduğunu açıkça göstermektedir. Florida da yapılan atışın aksayan en küçük bir yanı bile yoktu. Uzay gemisi aya doğru büyük bir hızla ilerliyordu. İçindeki “Aeronotları” yatar koltuklarından doğrularak bu önemli olayı kutlamanın zamanı geldiğine karar verdiler. Biri koca bir şişe şampanya açtı. Kadehlere dolduruldu ve dünyamızın uydusu ile birleşmenin şerefine içildi.
Sandığınız gibi olay geçtiğimiz ay ve yıllarda göğü yırtarak aya yollanan uzay gemilerinin birinde geçmedi; bundan tam 107 yıl önce ünlü Fransız yazarı Vernenin sonsuz ve korkunç denebilecek kadar güçlü hayal dünyasında cereyan etti. Yaşadığı sürece Verne insanoğlunun bir gün aya ulaşacağına inanmış ve ay üzerinde izleri bırakacak ilk insanın bir Amerikalı olacağını ısrarla belirtmiştir.
1865 yılında kaleme aldığı “aya seyahat ve ay çevresinde” adlı eserlerinde işlediği ay seyahati 1969 yılında başarı ile görevini tamamlayan Apollo 11 seferi ile şaşılacak kadar büyük benzerlik göstermektedir. Vernenin hayal ürünü uzay kapsülünde iki Amerikalı biri de Fransız olmak üzere üç kişi vardı. Hatırlanacağı üzere Apollo 11 uçuşu da üç astronot tarafından gerçekleştirilmiştir. Vernenin kapsülünün boyutları Apollo’nun boyutlarına inanılmayacak kadar yakındır. Ünlü dâhinin tarif ettiği “konik-silindirik” bir mermi şeklindeki kapsülün boyu 4,5 m. Çapı da 2,7m.ydi. Apollo 11 kumanda modülünün boyu ise 3,3 m. Çapı da 4,9m.ydi.
Fırlatma merkezileri de aşağı yukarı aynıydı. Florida’dan geçen 27. Enleme yakın bir nokta seçilmişti. Bu nokta günümüzde NASA’nın bütün uzay araçlarının fırlatıldığı Florida’daki Cape Kennedy üssünün sadece 224.km batısında kalmaktadır. Vernenin eserlerinden Teksas eyaleti sonuna kadar uzay uçuşlarının kendi sınırları içerisinde başlatılması şerefine elde etmeye çalışmış fakat başarı sağlayamamıştır. Bugün uzay uçuşlarının safhalarını düzenleyen görev kontrol merkezi Teksas’tadır.
Verne kapsülünün ilk hızı saniyede 10800 m. Olarak hesaplanmıştı. Apollo 11 üçüncü kademe motorları ateşlendiğinde ilk hız şaşılacak bir yakınlıkla saniyede 10660 m.ye ulaşmıştı. Verne kapsülünün aya ulaşması için 97 saat, 13dakika, 20 saniyelik bir süre tanımıştı. Apollo 11’in süresi ise 103 saat, 30 dakikaydı. Ve yüzeye inmeden önce ay çevresinde Verne’nin kapsülünün döndüğü yükseklikte tur yapmıştır.
Her iki uzay kapsülündeki bilim adamları ağırlıksızlığın etkilerini hissetmişler. ay yüzeyinin fotoğraflarını çekmişler, incelemelerde bulunmuşlardır. Ek olarak Vernenin Aeronotları Neil Amstrong ve Edwin Aldrin’in efsanevi gezintilerini yaptıkları Sükûn Denizinin haritasını da çizmişlerdir. Uçuşların sonuçlaması bile büyük bir benzerlik gösterir. 107 yıl önce Jules Verne hayal gücü ile Aya gönderdiği kapsül Apollo 11 gibi Pasifik Okyanusuna inmiş ve içindeki uzay adamları bir harp gemisi tarafından kurtarılarak Amerika’da büyük törenlerle karşılanmışlardır.
Tanınmış bir bilgin tarafından söylenmiş olsa bile bugün böyle tahminlerdeki isabet derecesine inanmak zordur. Fakat bu tahminlerde bulunan böyle bir kişinin daha s,dünyamız bir keşif ve icat merkezi olmadan önce birçok şeyleri bildiği göz önünde bulundurulursa iş değişir. Bu adam daha televizyon icat edilmeden 50 yıl önce ondan bahsetmiş ilk atom bombası imal edilmesen önce o meseleyi ele almış ve Wright kardeşler henüz uçurtma uçurduğu zamanlar müthiş süratli uçaklardan söz açmıştı.
Bugün birçok dillerde “Jules Verne gibi her şeyi biliyor” sözü mevcuttur. Herhangi bir şey keşif veya icat edildiği zaman vaktiyle Vernenin onsan bahsetmiş olduğundan emin olabilirsiniz. Onun kitaplarının sayfaları arasında saklı hakikatler uzun zamandan beri bütün dünyayı hayretler içinde bırakmaktadır.
Jules Verne'nin kehanetleri o derece isabetlidir ki onun 1828 yılında henüz sinema, radyo televizyon, uzak, hatta otomobil icat edilmeden doğduğuna inanmak zordur. Verne atom enerjisinden bahsettiği zaman ne Curie Radyumu keşfetmeye koyulmuş ne de Marconi hava aracılığı ile haber göndermeyi hayalinden geçirmişti. Oysaki Verne tam bir isabetle birçok keşif ve icatları önceden sezmişti.
Örneğin ilk olarak Palomar Tepesindeki teleskopu ele alalım. Bu devasa teleskop bugün meçhul âlemlerin sırrını çözmek için kullanılmaktadır. Bunu meydana getirmek için yıllarca uğraşmak gerekmiştir. Oysaki Jules Verne böyle bir teleskoptan uzun zaman önce bahsettiğinden bu yeni fikir sayılmaz.
Palomar teleskopu inşa edilmeden 75 yıl önce o bir süper teleskoptan bahsetmiş ve halkı, hayretler içinde bırakmıştı. Bugün k devasa teleskopla onun bahsettiği teleskop arasında büyük benzerlik vardır.
Bugün dev uçaklar havalarda uçmakta helikopterler herkesin ilgisini çekmektedir. Fakat Verne hayatta olsaydı buna hiç de şaşırmazdı. Zira o hayatta iken çevresindekilere geleceğin uçan makinelerde olduğunu söylüyordu.
Halk havada ağır bir makinenin uçabileceğine inanmadığı için onunla alay ediyordu. Vernenin hayalinde yaşattığı uçak aşağı yukarı sağa ve sola hareket edebilen helikopterdi. Son yıllarda kimyagerler kâğıdı en şaşılacak madde olan maddelerden biri olan plastiği elde etmek için kullanmaya başlamışlardır. Yarım yüzyıl kadar önce bilim adamları kâğıdın yumuşak ve çürük olduğunu sanıyorlardı. Oysa Verne aksi kanıdaydı. O kâğıdın oldukça sağlam bir madde olabileceğini söylüyordu.
Verne zamanında radyodan da bahsetmişti. 1889 yılında o odalarında oturup televizyonlarını seyreden insanlardan bahsettiğinde bunları okuyan Amerikan halkı şaşkına dönmüştü. Vernenin “Phonotelephote” adını verdiği aletle bir insanın telefonda konuştuğu kişinin yüzünü görmesi mümkün olacaktı.
Vernenin yaşamı zıtlıklarla doludur. Kendisi bir bilim adamı olmadığı halde onun yazıları bilimsel kehanetin birer harikasıdır. O büyük seyahatlere çıkmamasına rağmen ömründe hiç görmediği yerleri harikulade bir şekilde tasvir etmiştir.
Jules Verne bir Fransız vatandaşıydı. 1928 yılında Paris’te çıkan bir gazete onun Olschewitz adlı bir Polonyalı olduğunu iddia etmişse de Verne 1905 yılında öldüğü için bu mesele kapanmıştır.
Verne 1850 yılında henüz gençken bir yazar olmak istiyordu. Fakat onun yazdığı romantik piyesler ve şiirler beğenilmediği için bir baloncu ile anlaşarak balonculuğun tarihi hakkında bir eser hazırlamaya karar vermişti. Kendisi gece gündüz çalışarak birkaç ay içinde bu eser tamamlamıştı.
Bunun üzerine kitabı Pierre Hetzel adlı bir kitapçıya götürmüş ve o da bu eserin daha genişletilmesini ileri sürerek onu atlatmıştı. Kitapçıya çok içerleyen Verne yazdığı kitabı yakmıştı. Yanan kitabın külleri arasından “balon içinde beş hafta” adlı hikâye doğmuştu.
Kitapçı bu hikayeyi büyük bir ilgi ile okumuş ve satılacağına kanı getirmişti. Bunun üzerine Hetzel ile 20 yıl süreyle her iki kitap yazmak ve her birine 10.000 frank ödenmek üzere bir anlaşma yapmıştı.
Vernenin kitabının birinci baskısı birkaç gün içinde tükenince Hetzel bile buna hayret etmişti. Bu sırada Nadar adlı bir havacı devasa bir balon inşasına bağlayınca Vernenin kitabının satışı büsbütün arttı. Birkaç ay sonra “kaptan Hatteras’ın Maceraları” bir mecmuada yayımlanmaya başladı. Bu kitapta Verne Kuzey Kutbu keşfedilmeden 50 yıl önce bu olaydan bahsediyordu. Bundan sonra Verne “dünyanın merkezine seyahat ”adlı eserini yazdı. Bunu “dünyadan aya” kitabı takip etti.
45 yıl süreyle Verne satış rekorları kıran birçok eserler yazdı. Fakat Verne diğer kitapçılardan gelen parlak teklifleri de reddederek sonuna kadar Hetzel ile çalıştı. Bu sayede ikisi de iyice zengin oldular.
Vernenin hikâyeleri o kadar inandırıcıdır ki bilim adamları bile bunların üzerinde uzun uzun düşünmüşlerdir. Marconi bir gün Vernenin kendisine büyük yardımı olduğunu açıklamıştı. denizaltı, gemileri icat eden Simon Lake ise bu hususta Verne’den ilham aldığını açıkça söylemişti.
William Beebe ve August Piccard da Vernenin kendilerine yardımı dokunduğunu bizzat gözlemlemişlerdir. Verne atom enerjisinden bahsettiği halde atom bombasını hatırından hiç geçirmemiştir. Fakat o, insanların yeni makineler icat etmeye devam ederlerse bir gün kendi makinelerinin kurbanı olacağını söylemişti.
Verne atom enerjisinin kutuplardaki buzları eritmek için hayırlı işlerde kullanılabileceğine inanıyordu. Bütün bu açıklamalar onun ne büyük bir dahi olduğunu açıkça göstermektedir. Florida da yapılan atışın aksayan en küçük bir yanı bile yoktu. Uzay gemisi aya doğru büyük bir hızla ilerliyordu. İçindeki “Aeronotları” yatar koltuklarından doğrularak bu önemli olayı kutlamanın zamanı geldiğine karar verdiler. Biri koca bir şişe şampanya açtı. Kadehlere dolduruldu ve dünyamızın uydusu ile birleşmenin şerefine içildi.
Sandığınız gibi olay geçtiğimiz ay ve yıllarda göğü yırtarak aya yollanan uzay gemilerinin birinde geçmedi; bundan tam 107 yıl önce ünlü Fransız yazarı Vernenin sonsuz ve korkunç denebilecek kadar güçlü hayal dünyasında cereyan etti. Yaşadığı sürece Verne insanoğlunun bir gün aya ulaşacağına inanmış ve ay üzerinde izleri bırakacak ilk insanın bir Amerikalı olacağını ısrarla belirtmiştir.
1865 yılında kaleme aldığı “aya seyahat ve ay çevresinde” adlı eserlerinde işlediği ay seyahati 1969 yılında başarı ile görevini tamamlayan Apollo 11 seferi ile şaşılacak kadar büyük benzerlik göstermektedir. Vernenin hayal ürünü uzay kapsülünde iki Amerikalı biri de Fransız olmak üzere üç kişi vardı. Hatırlanacağı üzere Apollo 11 uçuşu da üç astronot tarafından gerçekleştirilmiştir. Vernenin kapsülünün boyutları Apollo’nun boyutlarına inanılmayacak kadar yakındır. Ünlü dâhinin tarif ettiği “konik-silindirik” bir mermi şeklindeki kapsülün boyu 4,5 m. Çapı da 2,7m.ydi. Apollo 11 kumanda modülünün boyu ise 3,3 m. Çapı da 4,9m.ydi.
Fırlatma merkezileri de aşağı yukarı aynıydı. Florida’dan geçen 27. Enleme yakın bir nokta seçilmişti. Bu nokta günümüzde NASA’nın bütün uzay araçlarının fırlatıldığı Florida’daki Cape Kennedy üssünün sadece 224.km batısında kalmaktadır. Vernenin eserlerinden Teksas eyaleti sonuna kadar uzay uçuşlarının kendi sınırları içerisinde başlatılması şerefine elde etmeye çalışmış fakat başarı sağlayamamıştır. Bugün uzay uçuşlarının safhalarını düzenleyen görev kontrol merkezi Teksas’tadır.
Verne kapsülünün ilk hızı saniyede 10800 m. Olarak hesaplanmıştı. Apollo 11 üçüncü kademe motorları ateşlendiğinde ilk hız şaşılacak bir yakınlıkla saniyede 10660 m.ye ulaşmıştı. Verne kapsülünün aya ulaşması için 97 saat, 13dakika, 20 saniyelik bir süre tanımıştı. Apollo 11’in süresi ise 103 saat, 30 dakikaydı. Ve yüzeye inmeden önce ay çevresinde Verne’nin kapsülünün döndüğü yükseklikte tur yapmıştır.
Her iki uzay kapsülündeki bilim adamları ağırlıksızlığın etkilerini hissetmişler. ay yüzeyinin fotoğraflarını çekmişler, incelemelerde bulunmuşlardır. Ek olarak Vernenin Aeronotları Neil Amstrong ve Edwin Aldrin’in efsanevi gezintilerini yaptıkları Sükûn Denizinin haritasını da çizmişlerdir. Uçuşların sonuçlaması bile büyük bir benzerlik gösterir. 107 yıl önce Jules Verne hayal gücü ile Aya gönderdiği kapsül Apollo 11 gibi Pasifik Okyanusuna inmiş ve içindeki uzay adamları bir harp gemisi tarafından kurtarılarak Amerika’da büyük törenlerle karşılanmışlardır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder