Hawai Mitolojisi
Hawaililer ve Yeni Zelanda'nın Maori halki aynı Polinezya kökeninden geldiği için, Havai ve Maori yaratılış söylenceleri büyük benzerlikler taşır.
Hawai adalarındaki Polinezya toplumu, tepede şefler ve soylular, sonra rahipler, sonra halk ve en son tabanda kölelerin bulunduğu toplumsal sınıflara bölünmüştü. Her şef, ülkeyi miras aldığı kutsal bir atadan geldiğini iddia ediyordu.
Polinezyalılar efsanevi tarihlerinde önemli bir yer tutan doğa tanrılarına tapmaktaydılar. Polinezya söylencelerinde tanrılar,uzak ülkelerde veya göklerde yasaya şefler olarak betimlenir. Kutsal atalardan geldiklerini iddaa eden Havai şefleri gibi, Havai söylenlenlerindeki kahramanlar da, ya doğumla ya da evlatlık edinilme yoluyla tanrılarla ilişki içindedirler.
Sonuç olarak Havai mitolojisinde kutsal güç, tanrılardan insan akrabalarına geçmektedir. İngiliz denizci ve kaşif Kaptan James Cook, Havai adalarını 1778'de keşfetti. Dokuz yıl sonra Yeni Zelenda'ya ulaştı. Ilk misyonerler 1820'de geldiler ve yerli Havaililer ve mitolojileri üzerinde büyük etkileri oldu. Onların yönlendirmeleri ile şefler yerli dinlerini bırakıp Hıristiyanlığı benimsediler. Polinezya yaratılış söyleni yok oldu ve yerini Kitab-ı Mukaddes'in içeriğine uygun olanı aldı. Bu dönemde yerli diller yazıya kavuştular ve 1860'lar da Havai gazeteleri Batı edebiyatına da yer vermeye başladılar.
Havai Mitolojisinde iki Mitoloji Göze Çarpar
Havai Krali majeste David,Kalakaua'nin New York'da 1888'de yayinladigi The Legends and Myths of Hawaii, Havai ulusculugu ve kültürel gururunu gelistirecek efsane ve foklor örneklerinden yapilmis seçmeleri içerir. Yazar, yurttaslarinin öykülerini çocuk masallari olmaktan çikarip, Kitab-i Mukaddes, Ilyada ve Orta Çag Avrupasi'nin kahramanlik söylen ve efsaneleri ile karsilastirabilecek gösterisli bir biçem kullanmaya çalisir. Ikinci derleme William Drake Westervelt 1899'da Havai'ye atanmis bir misyonerdi ve adalarin efsane ve gelenekleri konusunda uzman olmustu. Ilk kitabi Legends of Maui (1910) Maui'nin günesi ele geçirmesini anlatir ve ayni zamanda masalin Samo ve Yeni Zelanda gibi adalardaki Polinezyali kökenleri üstünde durur.
Önemi ve Ayrıntılar
Günesin Terbiye Edilmesi 'nin Havaili degiskesi ayni söylenin Maori degiskesiyle çok benzerdir. Günesin Terbiye Edilmesi De yari-tanri Mauli'nin basardigi büyük islerden biridir ve kurnaz hilekarin is basindaki tam bir betimlemesini sunar. Havai sefleri gibi, Maui de kutsal ve insan akrabalara sahiptir; kapadövücülerin (kabuktan elbise yapimi) ve öteki kadin islerinin köruyucu tanruçasi olan annesi araciligiyla tanrilarla akrabadir. Maui'nin macerelari mitolojideki Hermes ve Loki gibi kurnaz kahramanlarin öyküleriyle benzesir.
Güneşin Terbiye Edilmesi
Maui gökyüzünü yukari kaldirip yerine yerlestirdikten sonra dünyada yasayanlar için yasam kolaylasmisti. Fakat yasam hala zordu çünkü simdi de günes tanrisi gökyüzünde çok hizli yolculuk yapiyordu ve gündüzler çok kisaydi. Gerçekten de agaçlar ve bitkiler için insan ailesine yetecek kadar yiyecek üretmek, büyümeleri çok zaman aliyordu. Erkek ve kadinlarin da isigi kullanabildikleri bir kaç saat içinde islerini bitirmekleri olanaksizdi. Çiftçilerin ekim veya hasat için zamani yetmiyordu. Avcilar tuzak kurmak veya bosaltmak için yeterli zamani bulamiyordu. Balikcilar avlanma yerlerine gidip evlerine dönmek için yetecek zamana sahip degildi. Ve kadinlar ne o günün yemegini hazirlayip pisirmeye ne de kabuk elbiseleri yapmaya yetecek zaman bulamiyorlardi. Tanrilara yapilan dualar bile günes evine döndükten sonra tamamlayabiliyordu. Günün çogu zamaninda dünya karanlik,los ve kasvetliydi.
Animsayabildigi zamandan beri Maui, annesi Ates Hinasi'nin kapa adi verilen kabuk elbiseyi günesin gökyüzünde bulundugu kisa süre içinde yapmak için nasil ugrastigini seyrediyordu.
Bu is uzun ve karmasikti. Ates Hinasi önce dut agacinin dallarini alir,kabuklari yumusamayana kadar suya batirirdi. Kabuklari çikardiktan sonra,iç tabakasini dis tabakadan ayirmak zorundaydi. Çünkü kapa yapmak için yalnizca iç tabakayi kullanabilirdi. Iç tabaka parçalarini demetler halinde yigar ve kapa tokacini alarak,dört köseli tokaçla kabuk yumusayana kadar bir ucundan baslayip öteki ucuna kadar bunlari ezerdi. Kabuklar ince tabakalar halinde gelirdi. Sonra bu ince tabakalar haline gelirdi. Sonra bu ince tabakalari birbirine yapistirip kumas haline getirir ve bunlardan giyilecek güzel elbiseler,üstünde uyumak için örtüler yapardi. Günes gökyüzünde çok hizli yolculuk ettigi için,kabuk toplama isi bir ay aliyordu. Islatma isi de ikinci ayda oluyordu. Ayirma isi üçüncü ayda oluyor ve ince tabakalar haline getirme isi bir alti ay daha aliyordu. Islemin ilk asamalarinda kabuklari islak saklamak zordu. Tabakalar birbirine yapistirildiktan sonra onlari kuru saklamak zor oluyordu.
Bütün islem bir yil kadar zaman aliyordu ve kapa atmak kadinlarin günlük islerinden yalnizca biriydi! Maui annesinin her gün nasil canla basla çalistigini seyretti; bir is için malzemeyi hazirlamaya çalisiyor, öteki için daha hizli hareket ediyor, hiç bir seyi tamamlayamadan günes evine döndügü için agliyordu. Ve onun durumu Maui'nin kalbini sikistiriyordu. Ve Maui annesine üzüldükçe, günese daha çok kiziyordu. Böylece Maui, annesini seyretmeyi birakip dikkatini günese vermeye basladi. Günesi daha iyi gözlemleyebilmek için adanin kuzey-bati ucundaki sönmüs yanardaga tirmandi. Orada, günesin kuzey-bati ucundaki sönmüs yanardaga tirmandi. Orada, günesin her sabah yolculuguna baslamadan önce Haleakala(Günesin Evi) adli büyük dagin dogu tarafinda dolastigi gördü.
Maui bir gün annesine "günes niçin o kadar hizli yolculuk etmek zorunda?" diye sordu. "Dünyada yasayanlara niçin aldirmiyor ? Bu kadar bencil davranmasini önlemenin bir yolu yok mu ? Onu terbiye edecegim! Bacaklarini kessem ne olur? Bu onun böyle hizli kosmasini engeller!"
Annesi,"günes her zaman ne yaptiysa onu yapiyor ve onu yapacak" diye yanitladi. "Normal bir insan onun karsisina çikamaz ve onunla konusacak kadar yasayamaz. Onun davranisini degistirmeye çalisacaksan, basina büyük bir is aliyorsun, kendini buna hazirlaman gerekir. Günes çok iri ve güçlüdür. Isinlari çok sicaktir. Onunla karsilastin mi, cesaretin kuru bitki gibi isinlari karsisinda erir."
"Büyük annesini ziyaret edip,ondan yardim istesen iyi edersin" diye ögüt verdi.
Atesin Hinasi ,"O sana ögüt verebilir mi ve sana basari getirecek silaha da o sahip." "Büyük annen Haleaka daginin,günesin sabah yolculuguna basladigi yerinden fazla uzak olmayan tarafinda yasiyor. Koca bir vilvili agacina geldin mi,onun yasadigi yeri buldugunu anlarsin. Büyük annen her sabah günese kahvalti hazirlar ve o da yolculuguna baslamadan önce oraya ugrar."
Atesin Hinasi açiklamalarina devam etti:"Büyük annen günese muz pisirir. Günes gökyüzünü isinlariyla gül kirmizisi yaptiginda vilivili agacinda olmalisin. Agacin yaninda bir horoz vardir ve üç kez öterek günesin geldigini haber verir. Büyük annen o zaman bir muz havengi ile gelip onlari pisirecegi atesi hazirlamak için muzlari yere koyar. Muzlari almalisin."
"O zaman büyük annen ikinci bir muz hevengi ile gelecek ve pisirecegi atesi yakmak için onlari yere koyacaktir. Bu muzlarida almalisin."
Maui'nin annesi sözlerini söyle tamamladi: "Büyük annen üçüncü bir hevenkle gelip atesi yakmak için onlari da yere koyacaktir. O zaman kendini ona tanit.Maui oldugunu ve Ates Hinasini'nin oglu oldugunu söyle. " Böylece günes daha uykudayken,Maui Haleaka dagina tirmanmaya basladi. Günes ilk isinlariyla gökyüzünü gül kirmizi yaptiginda, Maui soluk yüzlü gökyüzünde siyaha boyanmis vilvili agacini gördü. Sonrasi annesinin anlattigi gibi oldu. Horoz üç kez öttü. Büyük annesi olan yasli kadin muz hevenkleriyle geldi ve Maui onlari aldi.
Iki hevengin alindigini anladiginda kadin bagirdi: "Günesin muzlari nerede?" ve hirsizi aramaya basladi. Maui'nin büyük annesi o kadar yasliydi ki neredeyse kördü.Hirsizi ararken Maui'ye çok yaklasti ve kokusun aldi. O zaman yanina geldi, bulutlu gözleriyle yüzüne bakacak kadar yaklasti ve sordu:
"Sen kimsin ? Günesin muzlarindan ne istiyorsun?" Maui, "Ben Maui'yim, Ates Hinasi'nin ogluyum" diye yanitladi, senden yardim istemeye geldim. Günesi terbiye etmek istiyorum. Bu kadar bencil davranmasini engellemek istiyorum. Çok hizli yolculuk ediyor ! Gündüzleri o kadar kisa oluyor ki annem isini hiç bitiremiyor. Kapa yapmak için bir yilini aliyor. Tanri olmayanlarin isi çok daha zor olmali!"
Maui'nin büyük annesi onun sözlerini dikkatle dinledi. O dinlerken gökyüzü ve yeryüzündekiler Maui'yi övmeye basladilar.
Onun onuruna gökler gürledi ve gökkusagi köprü kurdu. Onun onuruna çakil taslari sallandi ve karincalar sarki söyledi. Onun onuruna tüysüz köpekler ortalikta dolasti. Gerçekten de Maui insanlarin kahramani olmak için dogmustu! Böylece Maui'nin büyük annesi ona yardim etmeye karar verdi.
"Torunum, sözlerimi dikkatle dinle" dedi. "Sana günesi terbiye etmen için yardim diyecegim. Önce, en kuvvetli hindistan cevizi liflerinden on alti ip yapmalisin. Sonra kiz kardesin Denizin Hinasi'ndan, bunlarin ucuna ilmik yapmak için yeteri kadar saç istemelisin." "Bunlar hazir olunca" dedi büyük anne, "bana gel, günesi yakalamak için ipleri nasil kullacagini sana anlatacagim. Ayrica sana günese karsi kullanman için büyülü bir tas balta verecegim."
Günler kisa oldugu için, Maui'nin ipleri ve ilmikleri hazirlamasi aylar aldi. Ama sonunda hazirlanip büyük annesinin evine geldi. Büyük anne, günes uyurken, ipleri ve ilmikleri nasil büyük vilvili agacina baglayacagini Maui'ye anlatti. Sonra Maui büyük agacin köklerinin dibine kendisi için bir çukur açti ve günes sabah yolculuguna baslarken onu görmesin diye çukura gizlendi. Günes ilk isinlariyla gökyüzünü gül kirmizi yaptiginda, Maui de hazirdi. Çok geçmeden günesin ilk isini Haleaka daginin tepesinden göründü ve Maui'nin ilmiklerinden birine yakalandi.
Sonra ikinci isin göründü ve oda bir ilmege yakalandi. Sirayla on dört isin Haleaka daginin tepesinden göründüler ve ilmiklere yakalandilar. Sonunda, parlak kirmizi elbisesi içinde günes göründü ve Halakala daginin tepesine dikildi. Sabah yolculuguna baslamak için hazirdi ama isinlarindan birini bile hareket ettiremiyordu. Günes önce kuvvetle çirpindi. Umutsuzca isinlarini ilmiklerden kurtarmaya ve Halakala Dagi'nindan, denizdeki evine geri dönmeye çalisti. Ama ipleri vilivili agacindan sökemedi ve agacin kökleri de çok saglamdi.
"Kime ben tuzaga düsürdü ve bundan ne elde etmek için istiyor.?" diye gürledi günes… "Ben Maui'yim" dedi Maui .
"Ates Hinasi'nin oglu. Senden yardim istemeye geldim. Çok bencil davaraniyorsun. Çok hizli yolculuk ediyorsun. Gündüzleri o kadar kisa tutuyorsun ki annem hiç bir isini bitiremiyor. Bir kapa yapmak bütün bir yilini aliyor.Tanri olmayanlarin isi çok daha zor."
Günes, "Annede de,kapasina aldirmiyorum." diye bagirdi. "Tanri olmayanlara da aldirdigim yok! Gündüzleri ne kadar hizli yolculuk yaparsam, geceleri o kadar çok uyurum. Hep böyle yaptim ve böyle yapacagim. Sana gelince, beni hemen bu tuzaklardan kurtarmazsan, bir daha anneni göremeyeceksin!"
Maui hemen yere egildi ama günesi serbest birakmaya niyeti yoktu. Bunun yerine büyük annesinin büyülü baltasini alip sallayarak günesi tehdit etti. Günes yakici yüzünü Maui'ye çevirerek karsilik verdi. Maui'yi kizgin solugu ile dagladi, onu kül etmek istiyordu. Maui'de günese saldirdi. Günesin çok sicak olmasina ragmen büyülü baltayla günese acimadan vurmaya basladi. Sonunda günes bagirdi:
"Yeter ! Aciya daha fazla dayanamayiyorum. Böyle vurmaya devam edersen beni öldüreceksin. Ve ben ölürsem, sen de, bütün canlilar da ölür. Eve kadar topallayacagim ! " "Duruyorum" dedi Maui ,"ama her gün daha yavas yolculuk edecegine bana söz ver." Bundan sonra hep mi yavas yolculuk edecegim?" diye sordu günes. "Hayir" dedi.
Maui yumusayarak, "yilin yarisinda yavas gitsen yeter. Isigin ve isin,bitkilerin hizli büyümesini ve daha fazla meyve vermesini ve erkeklerin ve kadinlarin islerini daha hizli ve kolay yapmalari için yeterli olacaktir. Yilin öteki yarisinda hizli gidebilirsin."
Günes bu uzlasmayi hemen kabul etti. Böylece Maui günesin on alti isinini serbest birakti. Ancak antlasmalari her gün görüp animsasin diye,ipleri ve ilmikleri Halakala daginin syanindaki vilvili agacinda birakti. Günes dagin tepesine tirmanirken onlari da görecekti. Böylece Maui'nin çabasiyla yasam insanlar için kolaylasti.
Yaz olarak bilinen mevsimde gündüzler daha uzun oldu, günes o kadar yavas yolculuk yapti ki günler yavas yavas uzadi. Simdi agaçlar ve bitkiler için insanlara yetecek kadar yiyecek üretmek mümkün olmustu çünkü hizli ve iyi büyüyebiliyorlardi. Ve erkekler ve kadinlarin uzun aydinlik saatlerde islerini bitirmeleri artik mümkündü. Artik çiftçilerin ekmeye ve hasat yapmaya zamanlari vardi. Avcilarin tuzak kurup bosaltmaya zamanlari vardi.
Balıkçılar av yerlerine gidip evlerine dönebiliyorlardı. Ve kadınlar yemek hazırlayabiliyorlar, pişirebiliyor ve kullandıkları kabuk kumaşları yapabiliyorlardı. Maui'nin güneşi terbiye etmesinin onuruna insanlar kutlama yaptı ve şarkılar söyledi.
"Günesin yolculuğunun uzun sürmesi ne güzel, artık bize günlük işlerimizi yapmaya yetecek kadar ışık veriyor.!"
Bakınız - Aborjin Mitolojisi
Hawaililer ve Yeni Zelanda'nın Maori halki aynı Polinezya kökeninden geldiği için, Havai ve Maori yaratılış söylenceleri büyük benzerlikler taşır.
Hawai adalarındaki Polinezya toplumu, tepede şefler ve soylular, sonra rahipler, sonra halk ve en son tabanda kölelerin bulunduğu toplumsal sınıflara bölünmüştü. Her şef, ülkeyi miras aldığı kutsal bir atadan geldiğini iddia ediyordu.
Polinezyalılar efsanevi tarihlerinde önemli bir yer tutan doğa tanrılarına tapmaktaydılar. Polinezya söylencelerinde tanrılar,uzak ülkelerde veya göklerde yasaya şefler olarak betimlenir. Kutsal atalardan geldiklerini iddaa eden Havai şefleri gibi, Havai söylenlenlerindeki kahramanlar da, ya doğumla ya da evlatlık edinilme yoluyla tanrılarla ilişki içindedirler.
Sonuç olarak Havai mitolojisinde kutsal güç, tanrılardan insan akrabalarına geçmektedir. İngiliz denizci ve kaşif Kaptan James Cook, Havai adalarını 1778'de keşfetti. Dokuz yıl sonra Yeni Zelenda'ya ulaştı. Ilk misyonerler 1820'de geldiler ve yerli Havaililer ve mitolojileri üzerinde büyük etkileri oldu. Onların yönlendirmeleri ile şefler yerli dinlerini bırakıp Hıristiyanlığı benimsediler. Polinezya yaratılış söyleni yok oldu ve yerini Kitab-ı Mukaddes'in içeriğine uygun olanı aldı. Bu dönemde yerli diller yazıya kavuştular ve 1860'lar da Havai gazeteleri Batı edebiyatına da yer vermeye başladılar.
Havai Mitolojisinde iki Mitoloji Göze Çarpar
Havai Krali majeste David,Kalakaua'nin New York'da 1888'de yayinladigi The Legends and Myths of Hawaii, Havai ulusculugu ve kültürel gururunu gelistirecek efsane ve foklor örneklerinden yapilmis seçmeleri içerir. Yazar, yurttaslarinin öykülerini çocuk masallari olmaktan çikarip, Kitab-i Mukaddes, Ilyada ve Orta Çag Avrupasi'nin kahramanlik söylen ve efsaneleri ile karsilastirabilecek gösterisli bir biçem kullanmaya çalisir. Ikinci derleme William Drake Westervelt 1899'da Havai'ye atanmis bir misyonerdi ve adalarin efsane ve gelenekleri konusunda uzman olmustu. Ilk kitabi Legends of Maui (1910) Maui'nin günesi ele geçirmesini anlatir ve ayni zamanda masalin Samo ve Yeni Zelanda gibi adalardaki Polinezyali kökenleri üstünde durur.
Önemi ve Ayrıntılar
Günesin Terbiye Edilmesi 'nin Havaili degiskesi ayni söylenin Maori degiskesiyle çok benzerdir. Günesin Terbiye Edilmesi De yari-tanri Mauli'nin basardigi büyük islerden biridir ve kurnaz hilekarin is basindaki tam bir betimlemesini sunar. Havai sefleri gibi, Maui de kutsal ve insan akrabalara sahiptir; kapadövücülerin (kabuktan elbise yapimi) ve öteki kadin islerinin köruyucu tanruçasi olan annesi araciligiyla tanrilarla akrabadir. Maui'nin macerelari mitolojideki Hermes ve Loki gibi kurnaz kahramanlarin öyküleriyle benzesir.
Güneşin Terbiye Edilmesi
Maui gökyüzünü yukari kaldirip yerine yerlestirdikten sonra dünyada yasayanlar için yasam kolaylasmisti. Fakat yasam hala zordu çünkü simdi de günes tanrisi gökyüzünde çok hizli yolculuk yapiyordu ve gündüzler çok kisaydi. Gerçekten de agaçlar ve bitkiler için insan ailesine yetecek kadar yiyecek üretmek, büyümeleri çok zaman aliyordu. Erkek ve kadinlarin da isigi kullanabildikleri bir kaç saat içinde islerini bitirmekleri olanaksizdi. Çiftçilerin ekim veya hasat için zamani yetmiyordu. Avcilar tuzak kurmak veya bosaltmak için yeterli zamani bulamiyordu. Balikcilar avlanma yerlerine gidip evlerine dönmek için yetecek zamana sahip degildi. Ve kadinlar ne o günün yemegini hazirlayip pisirmeye ne de kabuk elbiseleri yapmaya yetecek zaman bulamiyorlardi. Tanrilara yapilan dualar bile günes evine döndükten sonra tamamlayabiliyordu. Günün çogu zamaninda dünya karanlik,los ve kasvetliydi.
Animsayabildigi zamandan beri Maui, annesi Ates Hinasi'nin kapa adi verilen kabuk elbiseyi günesin gökyüzünde bulundugu kisa süre içinde yapmak için nasil ugrastigini seyrediyordu.
Bu is uzun ve karmasikti. Ates Hinasi önce dut agacinin dallarini alir,kabuklari yumusamayana kadar suya batirirdi. Kabuklari çikardiktan sonra,iç tabakasini dis tabakadan ayirmak zorundaydi. Çünkü kapa yapmak için yalnizca iç tabakayi kullanabilirdi. Iç tabaka parçalarini demetler halinde yigar ve kapa tokacini alarak,dört köseli tokaçla kabuk yumusayana kadar bir ucundan baslayip öteki ucuna kadar bunlari ezerdi. Kabuklar ince tabakalar halinde gelirdi. Sonra bu ince tabakalar haline gelirdi. Sonra bu ince tabakalari birbirine yapistirip kumas haline getirir ve bunlardan giyilecek güzel elbiseler,üstünde uyumak için örtüler yapardi. Günes gökyüzünde çok hizli yolculuk ettigi için,kabuk toplama isi bir ay aliyordu. Islatma isi de ikinci ayda oluyordu. Ayirma isi üçüncü ayda oluyor ve ince tabakalar haline getirme isi bir alti ay daha aliyordu. Islemin ilk asamalarinda kabuklari islak saklamak zordu. Tabakalar birbirine yapistirildiktan sonra onlari kuru saklamak zor oluyordu.
Bütün islem bir yil kadar zaman aliyordu ve kapa atmak kadinlarin günlük islerinden yalnizca biriydi! Maui annesinin her gün nasil canla basla çalistigini seyretti; bir is için malzemeyi hazirlamaya çalisiyor, öteki için daha hizli hareket ediyor, hiç bir seyi tamamlayamadan günes evine döndügü için agliyordu. Ve onun durumu Maui'nin kalbini sikistiriyordu. Ve Maui annesine üzüldükçe, günese daha çok kiziyordu. Böylece Maui, annesini seyretmeyi birakip dikkatini günese vermeye basladi. Günesi daha iyi gözlemleyebilmek için adanin kuzey-bati ucundaki sönmüs yanardaga tirmandi. Orada, günesin kuzey-bati ucundaki sönmüs yanardaga tirmandi. Orada, günesin her sabah yolculuguna baslamadan önce Haleakala(Günesin Evi) adli büyük dagin dogu tarafinda dolastigi gördü.
Maui bir gün annesine "günes niçin o kadar hizli yolculuk etmek zorunda?" diye sordu. "Dünyada yasayanlara niçin aldirmiyor ? Bu kadar bencil davranmasini önlemenin bir yolu yok mu ? Onu terbiye edecegim! Bacaklarini kessem ne olur? Bu onun böyle hizli kosmasini engeller!"
Annesi,"günes her zaman ne yaptiysa onu yapiyor ve onu yapacak" diye yanitladi. "Normal bir insan onun karsisina çikamaz ve onunla konusacak kadar yasayamaz. Onun davranisini degistirmeye çalisacaksan, basina büyük bir is aliyorsun, kendini buna hazirlaman gerekir. Günes çok iri ve güçlüdür. Isinlari çok sicaktir. Onunla karsilastin mi, cesaretin kuru bitki gibi isinlari karsisinda erir."
"Büyük annesini ziyaret edip,ondan yardim istesen iyi edersin" diye ögüt verdi.
Atesin Hinasi ,"O sana ögüt verebilir mi ve sana basari getirecek silaha da o sahip." "Büyük annen Haleaka daginin,günesin sabah yolculuguna basladigi yerinden fazla uzak olmayan tarafinda yasiyor. Koca bir vilvili agacina geldin mi,onun yasadigi yeri buldugunu anlarsin. Büyük annen her sabah günese kahvalti hazirlar ve o da yolculuguna baslamadan önce oraya ugrar."
Atesin Hinasi açiklamalarina devam etti:"Büyük annen günese muz pisirir. Günes gökyüzünü isinlariyla gül kirmizisi yaptiginda vilivili agacinda olmalisin. Agacin yaninda bir horoz vardir ve üç kez öterek günesin geldigini haber verir. Büyük annen o zaman bir muz havengi ile gelip onlari pisirecegi atesi hazirlamak için muzlari yere koyar. Muzlari almalisin."
"O zaman büyük annen ikinci bir muz hevengi ile gelecek ve pisirecegi atesi yakmak için onlari yere koyacaktir. Bu muzlarida almalisin."
Maui'nin annesi sözlerini söyle tamamladi: "Büyük annen üçüncü bir hevenkle gelip atesi yakmak için onlari da yere koyacaktir. O zaman kendini ona tanit.Maui oldugunu ve Ates Hinasini'nin oglu oldugunu söyle. " Böylece günes daha uykudayken,Maui Haleaka dagina tirmanmaya basladi. Günes ilk isinlariyla gökyüzünü gül kirmizi yaptiginda, Maui soluk yüzlü gökyüzünde siyaha boyanmis vilvili agacini gördü. Sonrasi annesinin anlattigi gibi oldu. Horoz üç kez öttü. Büyük annesi olan yasli kadin muz hevenkleriyle geldi ve Maui onlari aldi.
Iki hevengin alindigini anladiginda kadin bagirdi: "Günesin muzlari nerede?" ve hirsizi aramaya basladi. Maui'nin büyük annesi o kadar yasliydi ki neredeyse kördü.Hirsizi ararken Maui'ye çok yaklasti ve kokusun aldi. O zaman yanina geldi, bulutlu gözleriyle yüzüne bakacak kadar yaklasti ve sordu:
"Sen kimsin ? Günesin muzlarindan ne istiyorsun?" Maui, "Ben Maui'yim, Ates Hinasi'nin ogluyum" diye yanitladi, senden yardim istemeye geldim. Günesi terbiye etmek istiyorum. Bu kadar bencil davranmasini engellemek istiyorum. Çok hizli yolculuk ediyor ! Gündüzleri o kadar kisa oluyor ki annem isini hiç bitiremiyor. Kapa yapmak için bir yilini aliyor. Tanri olmayanlarin isi çok daha zor olmali!"
Maui'nin büyük annesi onun sözlerini dikkatle dinledi. O dinlerken gökyüzü ve yeryüzündekiler Maui'yi övmeye basladilar.
Onun onuruna gökler gürledi ve gökkusagi köprü kurdu. Onun onuruna çakil taslari sallandi ve karincalar sarki söyledi. Onun onuruna tüysüz köpekler ortalikta dolasti. Gerçekten de Maui insanlarin kahramani olmak için dogmustu! Böylece Maui'nin büyük annesi ona yardim etmeye karar verdi.
"Torunum, sözlerimi dikkatle dinle" dedi. "Sana günesi terbiye etmen için yardim diyecegim. Önce, en kuvvetli hindistan cevizi liflerinden on alti ip yapmalisin. Sonra kiz kardesin Denizin Hinasi'ndan, bunlarin ucuna ilmik yapmak için yeteri kadar saç istemelisin." "Bunlar hazir olunca" dedi büyük anne, "bana gel, günesi yakalamak için ipleri nasil kullacagini sana anlatacagim. Ayrica sana günese karsi kullanman için büyülü bir tas balta verecegim."
Günler kisa oldugu için, Maui'nin ipleri ve ilmikleri hazirlamasi aylar aldi. Ama sonunda hazirlanip büyük annesinin evine geldi. Büyük anne, günes uyurken, ipleri ve ilmikleri nasil büyük vilvili agacina baglayacagini Maui'ye anlatti. Sonra Maui büyük agacin köklerinin dibine kendisi için bir çukur açti ve günes sabah yolculuguna baslarken onu görmesin diye çukura gizlendi. Günes ilk isinlariyla gökyüzünü gül kirmizi yaptiginda, Maui de hazirdi. Çok geçmeden günesin ilk isini Haleaka daginin tepesinden göründü ve Maui'nin ilmiklerinden birine yakalandi.
Sonra ikinci isin göründü ve oda bir ilmege yakalandi. Sirayla on dört isin Haleaka daginin tepesinden göründüler ve ilmiklere yakalandilar. Sonunda, parlak kirmizi elbisesi içinde günes göründü ve Halakala daginin tepesine dikildi. Sabah yolculuguna baslamak için hazirdi ama isinlarindan birini bile hareket ettiremiyordu. Günes önce kuvvetle çirpindi. Umutsuzca isinlarini ilmiklerden kurtarmaya ve Halakala Dagi'nindan, denizdeki evine geri dönmeye çalisti. Ama ipleri vilivili agacindan sökemedi ve agacin kökleri de çok saglamdi.
"Kime ben tuzaga düsürdü ve bundan ne elde etmek için istiyor.?" diye gürledi günes… "Ben Maui'yim" dedi Maui .
"Ates Hinasi'nin oglu. Senden yardim istemeye geldim. Çok bencil davaraniyorsun. Çok hizli yolculuk ediyorsun. Gündüzleri o kadar kisa tutuyorsun ki annem hiç bir isini bitiremiyor. Bir kapa yapmak bütün bir yilini aliyor.Tanri olmayanlarin isi çok daha zor."
Günes, "Annede de,kapasina aldirmiyorum." diye bagirdi. "Tanri olmayanlara da aldirdigim yok! Gündüzleri ne kadar hizli yolculuk yaparsam, geceleri o kadar çok uyurum. Hep böyle yaptim ve böyle yapacagim. Sana gelince, beni hemen bu tuzaklardan kurtarmazsan, bir daha anneni göremeyeceksin!"
Maui hemen yere egildi ama günesi serbest birakmaya niyeti yoktu. Bunun yerine büyük annesinin büyülü baltasini alip sallayarak günesi tehdit etti. Günes yakici yüzünü Maui'ye çevirerek karsilik verdi. Maui'yi kizgin solugu ile dagladi, onu kül etmek istiyordu. Maui'de günese saldirdi. Günesin çok sicak olmasina ragmen büyülü baltayla günese acimadan vurmaya basladi. Sonunda günes bagirdi:
"Yeter ! Aciya daha fazla dayanamayiyorum. Böyle vurmaya devam edersen beni öldüreceksin. Ve ben ölürsem, sen de, bütün canlilar da ölür. Eve kadar topallayacagim ! " "Duruyorum" dedi Maui ,"ama her gün daha yavas yolculuk edecegine bana söz ver." Bundan sonra hep mi yavas yolculuk edecegim?" diye sordu günes. "Hayir" dedi.
Maui yumusayarak, "yilin yarisinda yavas gitsen yeter. Isigin ve isin,bitkilerin hizli büyümesini ve daha fazla meyve vermesini ve erkeklerin ve kadinlarin islerini daha hizli ve kolay yapmalari için yeterli olacaktir. Yilin öteki yarisinda hizli gidebilirsin."
Günes bu uzlasmayi hemen kabul etti. Böylece Maui günesin on alti isinini serbest birakti. Ancak antlasmalari her gün görüp animsasin diye,ipleri ve ilmikleri Halakala daginin syanindaki vilvili agacinda birakti. Günes dagin tepesine tirmanirken onlari da görecekti. Böylece Maui'nin çabasiyla yasam insanlar için kolaylasti.
Yaz olarak bilinen mevsimde gündüzler daha uzun oldu, günes o kadar yavas yolculuk yapti ki günler yavas yavas uzadi. Simdi agaçlar ve bitkiler için insanlara yetecek kadar yiyecek üretmek mümkün olmustu çünkü hizli ve iyi büyüyebiliyorlardi. Ve erkekler ve kadinlarin uzun aydinlik saatlerde islerini bitirmeleri artik mümkündü. Artik çiftçilerin ekmeye ve hasat yapmaya zamanlari vardi. Avcilarin tuzak kurup bosaltmaya zamanlari vardi.
Balıkçılar av yerlerine gidip evlerine dönebiliyorlardı. Ve kadınlar yemek hazırlayabiliyorlar, pişirebiliyor ve kullandıkları kabuk kumaşları yapabiliyorlardı. Maui'nin güneşi terbiye etmesinin onuruna insanlar kutlama yaptı ve şarkılar söyledi.
"Günesin yolculuğunun uzun sürmesi ne güzel, artık bize günlük işlerimizi yapmaya yetecek kadar ışık veriyor.!"
Bakınız - Aborjin Mitolojisi
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder